ne kadar zor görüşmemiz
kaç yıl arkadan
kaç şehir uzaktan
ve hep dışarıdan
yargıladın beni
artık karar ver
nasıl ve hangi lisanla konuşacağız
rızanı nasıl alacağım
peki ya ben
ya benim fikrim
hiç önemli değil mi
ya benim hakkım
ya benim rızalığım…
peki konuşmayalım o zaman
demiyelim
yılların anlattıklarını
yere göğe sığdıramadığımız
aşkımızı yok sayalım
duygularımızı yok farz edelim
öfkelerimiz
hele hele gözyaşlarımız hiç yoktu
hiç olmadı öyle mi
zaten
sen hiç aşık olmadın ki
veya sen hiç sevmedin ki
kaç kere sokağına gelen
kapının önünde bekleyen ben
bahçede açan güllerle dertleşen
en önemlisi
o güller sana hiçbir şey söylemedi mi
anlattıklarını hiç dinlemedin mi
oysa
senin bıraktığın yerdeyim
o güller bahçende yine varlar
hiç olmazsa
bahçıvanın döktüğü toprağa
verdiği sudan damlalara sorsaydın
ela gözlerinle bir nazar etseydin
yanaklarının üzerinden sarkan zülüflerine
danışsaydın bir kere
ağlamayı
hiç aklına getirdin mi
sonra hayal ufkunun değdiği yer
damarlarında ki kan donmadı mı
ne kadar kendin değilsin
olduğun gibi değilsin
sevdiğim kız sen değilsin
oysa
aynı bütünün parçalarından birini teşkil ettiğimize
beni ikna eden
beni,sana hükümlü kılan sendin
günde bin defa
sevdiğini söyleyen
aşkını ispatlamaya çalışan sendin
söyler misin şimdi
ne değişti
hangi şart
hangi koşul
hangi şey değişti
bu yazdığım kelimelerin
hiç mi önemi yok
hala ikna olmadın mı
şimdi değilse ne zaman
kaç yıllar sonra
oysa ben tezimi bitirdim
kabulü senin elinde
ya eserinle gurur duy
veya bırak öyle kalsın
bundan sonra
bir daha
hiç kimsenin talibi olmaya
mecalim yok
redfer