Rotasız bir geminin,
rotasız kaptanıyım. Büyük fırtınalarda değil. Sığ sularda gemisini batırmış bir
kaptanım. Batırdığım gemiyi terk etmemekle övünen basiretsiz bir kaptan! Çoktan
kaptanlık vasfını kaybetmiş aciz bir zavallı. Bütün limanları haritasından
silmiş bir kaptan! Sonsuz olan bu derya benim tek limanım!
Yok, bir cennetim,
cehennemim! Sonsuz bir deryada savrulup gidiyorum. Batacağımı bile bile!
Cehennemin dibi bile benim için huzurevi! Dünyanın bütün yorgunluğunu,
bıkkınlığını, yalnızlığı üstümde taşıyorum… Belki de ben kaptan olmamalıydım!
Karadan bir adım bile uzaklaşmamalıydım!
Artık her şey için çok
geç…
Batan bir gemide,
mahvolmuş bir insanın, yok olmak üzere olan bir dünyanın kurtulmak için bir tek
şansı bile yok artık! Şişelerin içine küçük notlar bırakacağım birilerine
rehber olma umuduyla… Rehberim hiç olmadı… Kaybolup gitmiş bütün canlar, bütün
ruhlar elbet bir gün bir umudun içinde toplanırız belki…
Yüzümde inceden bir
gülümseme var… “Elbet bir gün” diye diye yaşanmadan boşa çürüttük bir ömrü…
Dolu kadehlerde aradık bütün güzellikleri… Kadehler boşaldı… Kadehler tekrar
doldu…. Ama güzellikler hiçbir zaman bizim olmadı… Güzellikler ruhumuza ve
kalbimize hiç dolmadı…
Ya bütün güzellikleri
tapulamışlardı. Yada gözümüzün önünde dururken, bir bedel ödemeden sahip
olabilecekken olamadık işte… Acıların dört gözü… Bütün güzelliklerin amansız
körüydük… Bu duruma ne dersen de!
Aptallık… Nankörlük…
Kurtuluşun bir tek yolu
var…
Bu gemi batacak…
Kaptan kurtulacak…