Düşlerime yasla başımı yetmedi mi?
Yaşadığın kadar da yasa belle gözyaşımı
Avurtlarındayım şehrin şiir bezeli
iklimden
Göçen leyleklerin vakti de geldi mi:
Şehrin semalarında esaret
Yerin katmanlarında cesaret
Aşkı hibe ettiğimse değil mi ki bir m/eziyet
Şah damarımda konuşlu dualarım
Merhalesi ömrün mizacında yiten
duygularımın
Körü körüne hapsolduğum cihanın
Zindanlarında bir başıma kalmışlığım
Bir methiyeden ziyade
Esef yüklü varsıl zekâların
Kehanetinde mimlenen
Kâhin yüreğinde aşkın devinen
Soldan sağa saydığım
Mezar taşımda saklı nidalarım…
Esrikli şehrin esintisi
Mizacı şiirin debdebeli bir sevgi ki
Kıyama durduğum çok mu belli?
Oysaki kıyılarken içim
Derdest olmuşluğun tufanında saklı
bir geçit
Aşkın haresi
Yalnızlığın halesi
Mecazi firarımın da ötesi
Alyuvarlarım sayılı
Akında alnımın
Aldan duvarlarım
Alı al moru mor bir baskın…
Şiirin ukdesi
Şehrin yerlisi
Sevginin dirayeti
Hemhal olduğum kördüğüm
Hasbıhal ettiğimse küstüğüm
İç sesim ve kalemin revnak hicazı
Derinlerde yaşamanın da ötesi
Delice esen rüzgârın merhalesi.
Konduğum o kırık dal
Kalbin mızrabı hiçlikle iştigal
Ölümün mersiyesi
İthamında zalimin
Meczup bir iklim de ziyadesiyle
Teslim olduğum bir recim
Varsın ihlal edilsin
Hem sınırlarım hem şiirlerim…
İdamesi yalnızlığın
Bir meclis ki
Onayından geçmediğim her yas her yaş
Yasa bildiğim yalnızlığın ibaresi
Kör topal seken o kuşun
Konduğu kadar yokuşun
Başında nöbet tutan bir ahval
Körüklü sözcüklerin dolduruşa
getirdiği bir minval.
Harcı âlemse yaşamak
Hercaisi güftelerin
Menzilinde bilinmezin
Meddahı belki de evrenin
Mizacım kanadığı kadar
Bilinmezle döşeli bir sağanak
Hakkın sunumu şükre delalet bir nimet
Nemli ve isli olsa yolları ne ki
şehrin?
Ziyadesiyle tav olduğum bir güzellik
Ansızın esir düştüğüm şiirin bakiyesi
Sabrın eşiğinde
Şükrün beşiğinde
Asılı olduğum bir kehanet
İbrazım hem İlahi Aşk hem asalet…