gel yürüyelim
yüzyıllar önce gerçekleşen
kaderimizi yeni baştan yazan
bir yürüyüşün gölgesine sokalım başımızı
yürüyenlere eşlik edelim yokuşta
gözleri ufukta
nereye gittiğini bilenlere
niye gidiyorlardı
her gidişin bir sebebi olmalı değil miydi
derdi neydi ki yürüyenlerin
rahat kaçıran
huzur bozan
uykuları bölen bu gizli sancıya
bir isim arayalım
menzile doğru yürüyenlere
ağrısını kırık kalplerinde taşıyanlara
omuz verelim
isyandı bu yürüyüş
vurdumduymazlığın sağırlığında boğulmuş ruhların
zincirlerini kırmak içindi
yaralı gönüllere eğilmekti
aç ve muhtacın gönlüne
bir rahmet yağmuru duası düşürmek içindi
bu kararlı yürüyüş
kentlerin şaşaalı meydanlarından
kızıl bir ufkun
suskun yüreğine gidişti
kalabalıktan umut kesip
dağ başında sevinmek içindi bu yürüyüş
gürültüden sıyrılıp
sessizliğin sinesinde durulmak içindi
caddelerde
bulvarlarda
çarşı pazarda
koca koca sitelerde
onca katlı gökdelenlerde bulamadığını
bulma umuduydu
çöle dönmüş yüreklere
bir vaha sunma arayışıydı bu yürüyüş
ve bir gece
kararlı adımlar atıldı
rotası çizildi yolculuğun
hayatın nuru gün yüzüne çıksın
içinde akan nehrin akışı
yatağı derinliği
biricik seçeneği
biricik umudu
akma tutkusu
belirlensin diye başlamıştı bu yürüyüş
ötekilerin sancısını yüklenmeye hazır
sahih bir düşünceyle
vicdanları tortularından temizleyecek
kirlerinden arındıracak
ak pak eyleyecek
arı duru kılacak bir tercihti
toprağında uyuyan iyilik tohumlarını uyandıracak
samimiyet nüvelerini filizlendirecek
bir yağmurdu bu yürüyüş
bu yolda
kalbinle beraber yürüyeceksin
gerçekçi sahici içten olacaksın
garazsız ve ivazsız
bir çiğ damlası berraklığında
fıtratına toz toprak karışmayacak
suyunu çer çöp bulandırmayacak
riya telaşına düşmeyecek
debdebeden şaşaadan medet ummadan
tek yolu samimiyetten geçen
sahici bir adem gibi
içinde akan nehrin izinden gideceksin
harabe bırakılan
duyguların
ağlayışların
kof gürültülerine takılmadan
parıltılı ve patırtılı ışıkların uzantısında
neysen o olacaksın yürürken
iyilik, içtenlik, samimiyet yakışır sana
tebessümler sunan
başkalarının ağrılarıyla ağrıyan
ezilmişlerin yanında duran
zayıflara arka çıkan
bir adem gibi
içinde saklı hazineleri
emanet edeceksin minnet ve şükran duygusuna
ödünç vereceksin
mahcup dolaşacaksın
içtenlikle eğileceksin hakikatin önünde
hiç hesapsız
samimice
baş koyacaksın Hakk’ın yoluna
ümidini bir ömürlük saklı tut
yaşam çınarına billur sularla yürü
değerine değer kat
içinde saklı güzellik tohumlarının hatırına
fıtratının toprağına emek ver
Rabbin terbiye etmeye değer gördüğü
cevherleri
içinin ışıltısıyla buluştur
kendi menzilini aydınlatan mum gibi
tutuştur aşk ile
hakikat aynası tut nefesinin buğusuna
ne hepten kazandığın için şımarma
ne hepten kaybettim diye yazıklanma kenidine
yürü şimdi
bir daha
hızlı adımlarla
yüreğinde ki savaşı kesinlikle kazandığını görene
galibiyetin kesinleşene dek
sakın ha
günahlarına
isyanlarına
ayıplarına bakıp da
durma
yolundan cayma
adımlarını geriye doğru atmaya kalkma
Allah’ın rahmetinden
ümit kesme sakın
ayaklarını imanda sabit
gözlerini ufuklarda müjdeler gözler halde
hiç tereddütsüz bekle secdelerde
ümit ve korku arasında savrulurken
kalbini Rabbinin rızasına kilitle bu yürüyüşte
seni sen kurtaracak değilsin
unutma
yaptıkların değildir
seni kurtaracak olan
yaptıklarını da sana veren
Allah değil mi
amellerine seni yönlendiren
Allah değil mi
ibadetlerin için sana imkan ve mekan veren
Allah değil mi
Rabbine kul olmaya yürü artık
alemlerin İlahına kul olma şerefiyle yürü
Rabbin huzurunda gözü yaşlı
mahcubiyet içinde
kusurlarını itiraf ederek
zaaflarını bilerek yürü
sakın ha
terk etme
asla vazgeçme tercihinden
okçular tepesi işte orası
orada beklemeye
beklerken yürümeye
yürü...
redfer