İşe girmek kadar işten çıkmak da zordur.İşe girerken kılı kırk yararlar,işten çıkarken ise binbir zorluk çıkartırlar karşınıza.Verirler elinize kalemi kağıdı derler:"İstifanı yaz!"Kadrolu elemansanız tazminat hakkınız vardır ve istifa yazarsanız bu hakkınızdan vazgeçmiş olursunuz,bu kuralı her çalışan bilir.Sonuçta kimse kimseyi zorla çalıştıramaz zaten çalıştırsa bile bu kişiden verim alınamayacağı gibi bu kişi işyerini zarara sokup diğer çalışanların da motivasyonunu bozar.En akıllıca ve doğru çözüm,anlaşarak karara bağlamak, boşanlardaki gibi çekişmeli olmaması lazım çünkü çirkinliğin kimseye faydası yoktur.
İki yıldır beraber çalıştığımız Abdullah kardeşimizle geçen gün yollarımızı ayırdık.Dünya küçüktür demişler belki başka yerlerde başka mevkilerde yine karşılaşırız,onunla çalışmaktan gayet memnunduk fakat özel sebeplerinden dolayı kendisi istedi bizlerden ayrılmayı.
Hep doğum günü pastası kesilecek değil ya,güzel bir veda pastası hazırlamışlar diğer arkadaşlar onun için, yapanlarn eline sağlık ancak üzerinde çok anlamlı bir söz yazılıydı arkadaşlığın mekanla sınırlandırılmayacağına dair şimdi hatırlayamadım.Doğru velakin eksik...
Biz insanoğlu gidenin ardından önce methiyeler söyleriz sonra yıllardır tanıdığımızı tanımıyormuş gibi yapıp hem dedikodusunu ederiz hem de ardından küfür. Gün geçtikçe övgüler yerini yergiye bırakır.
-Abdullah çok hızlı,pratik,zeki ve marifetli bir ustaydı.
-Bir o kadar da çapkın.
-Kim Abdullah mı,asla inanmam, kendi halinde mütevazı birisiydi,kimsenin etlisine sütlüsüne karışmaz sabahtan akşama kadar tezgahının başından ayrılmazdı.
-Aralarındaki yaş farkına rağmen yanındaki stajer kıza çıkma teklifi edecek kadar da densiz...