Seherde Duaya Kalkan Eller
SEHERDE DUAYA KALKAN ELLER
M.NİHAT MALKOÇ
Dualarla ubudiyetimiz can kazanır. Kulluğun şiarı olan namaz da bir çeşit duadır. İbadetlerin özüdür dua. Dua demek istemek değildir sadece. Aczimiz karşısında yüce Rabbimizin büyüklüğünü ve kudretini hatırlayıp idrak etmektir bir anlamda. Çalınacak kapının Hakk kapısı olduğu şuurunu diri tutmaktır zihinlerde. Dualarla arşa kanatlanırız. Mirac’ın yolları da dua taşlarıyla örülmüştür. Bizi uçuran iki kanattan biridir dua. “De ki, eğer duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi?” (Furkan, 25/77) ayeti duanın kıymetini gözler önüne sermeye yetiyor. Duanın önemiyle ilgili olarak bu Allah kelamından başka söze hacet var mı? Peki, niçin dua etmekten, Hakk’a yalvarmaktan içtinap ediyoruz? Dua etmek için ille sıkışmak, muhtaç duruma düşmek mi lazım? Kul sıkışmayınca niçin duayı ve Allah’ı hatırlamaz? Kulluğumuzun yanında dualarımız da ne yazık ki zaruret noktasında başlıyor.
Dualar besler amellerimizi, amellerimiz de dualarımızı. Secdeden gayri hiçbir şey temizlemez yürek tozunu. Dualar sabır sarmaşıklarımızı sular, yeşertir. Seherler dualarla aydınlanır, berraklaşır, güzelleşir. Şebnemlerin çiçeklere su verdiği demlerde samimiyetten beslenen dualar ruha can verir. Zikrin, fikrin ve şükrün aynı potada yoğrulmasıyla oluşan dua; mutlak güce dayanmanın ve ona güvenmenin en güzel ifadesidir. Dua kendi kendimize yetmediğimizin, Allah’ın rahman ve rahim sıfatlarının gölgesinde gönül bahçelerimizin yeşerebileceğini düşünmenin dile ve amele dökülmüş halidir. Dualar kulluğun ihyasıdır.
Dua, kulla Rabbi arasında kurulan bir rahmet köprüsüdür. Ancak bu köprüden geçilir selamet sahiline. Allah rızasını kazanmanın ve ona dayanmanın yoludur gücünü samimiyetten alan dualar… Ondan başka her neye dayanıyorsanız yıkılmaya ve çökmeye mahkûmdur. Duadır cennet yurdunun ve köşkünün altın anahtarı. Bu anahtarı daima yanınızda taşıyınız ki zor zamanlarınızda sizi selamete ulaştıracak bir güven kaynağınız ve vasıtanız olsun.
Kulun Allah’a yalvarışının en güzel zaman dilimidir seherler; karanlıkların yanında içimizi de aydınlatırlar. Yürekten dile, dilden semaya yükselen dualar; günahları yakan ateşin çırasıdır. Secdeye giderek gözyaşı döken ve aczini giryesine akıtan müminler cehennem ateşini söndürmek için gönül göklerindeki bulutlara ab-ı hayat hükmünde su taşırlar. O dualar ki rahmet ellerinin üzerimizde gezmesini, ruhumuzdaki yangınları söndürmesini sağlarlar.
Allah, kendisinden istekte bulunulanların şüphesiz ki en cömerdi ve en zenginidir. Ondan başka gidebileceğimiz kapı, ondan başka gerçek dostumuz yoktur. İçimizi karartan dünya meşakkatleri karşısında dua ikliminde soluklanırız ancak... Sevdiğim bir ilahinin “Can-ü gönülden seversen/Yalvar kul Allah’a yalvar/Maksuda ermek istersen/Yalvar kul Allah’a yalvar” dizeleri duanın kime ve nasıl yapılacağını göstermektedir. Zira O, hiçbir zaman kullar gibi, verdiğini yüzüne vurup başa kakmaz. O sabredenlerin en güzelidir; daima mühlet verir. Kulların yaptığı gibi muhataplarını sıkboğaz etmez. O’nda tolerans sınırsızdır.
Karanlık geceler içlerinde nice rahmetler ve bereketler saklarlar. Gecelerde yapılan ibadetler, dua ve niyazlar sair zamanlarda yapılanlara göre daha kıymetlidir. Kolay değildir gece uykusunu bölerek Hakk’ın divanına durmak… Şeytan bu zamanlarda kulların üzerine şer yorganını örterek onları yatağa iyice basar. Bu baskıdan güçlü iradeyle kurtulup Hakk’a dua ve niyazda bulunanların istekleri biiznillah reddolunmaz. Seherlerde üzerine güneş doğmayanlara rahmet, bereket, feyiz, lütuf ve bol rızk yağar. Günahlarına ağlayanların gözyaşları cehennemin azap ateşlerini söndürür. Ne mutlu günahına ağlayabilenlere!...
Az yemek, az uyumak ve az konuşmak insanı meleklere yaklaştırır. Öldükten sonra zaten kabirde uyumak için yeterince zaman olacak! Fakat korkarım ki dünyada seher vakitlerinde dua ve niyazda bulunmak yerine, gaflet ve dalalet içerisinde uyuyanlar kabirde uyumaya fırsat bulamayacaklardır. Hakk âşıkları seherlerin rahmet ve bereketinden istifade etmeyi fırsat bilirler ve bu vakitleri ganimet sayarlar. Duaların Hakk’a perdesiz ulaştığı bu zamanlarda gözlerimizden akan yaşlar, ruhumuzdaki pişmanlıklar bizi selamete götürecektir.
(
Seherde Duaya Kalkan Eller başlıklı yazı
M.Nihat Malkoç tarafından
13.04.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.