Külliyemde saklı yazılmamış mısralar
bir de tüten dumanda…
Yâdımda saklı teselli
Belki de aşkın firarı bir yitimde
saklıyım ben
Sancılı günün sanrılı iklimin meali
Düşen her damlaya duacı
Bazen durduk yere infilak ettiğimse
yalan
Yârim bir imge
Batılın g/izinde saklı binlerce hece
Harı şiirin
Haresi yüreğin
Han zadesi mevsimin
Çürüyen düşlerden dökülür nice zerre
Ah, yâdım mısralar
Kelamın dibine vurduğum kadar da var
Aşkın izahı yok evrende
Çünkü aşk eşittir Rabbime
Eşiğinde ölümün
Beşik gibi s/alındığım günün
Öyküsünü yazmak gelir içimden…
Ödün vermediğim kadar da kendimden
Öykündüğümdür dünüm
Hani, tozu dumana kattığım ani bir
ölümün
Dahi dirilebildiği insanın
Yeter ki Allah istesin
Mecazi bir firarım ben
Fidan boylu kalemin dürttüğü her hece
İlhamın delişmen esintisi
Yeri göğü kürediğim gün ve gece
Bir melodiden de ötesi
Meddücezri sözcüklerin
Bir kabaran bir köpüren dalgalardan
da aldım mı hırsımı
Ölüm yok bana karada
Havada saklı belki de Kara Meleğin
ç/ağrısı
Endamlı bir yoksunluk benimki
Yoktan var edendir tek teselli
Tecrit edildiğim şu cihan
Taziyelerimi sunduğum kadar da var
hani yazılası her ferman
Sükûnet dilediğim bir farkındalık
Sazından dökülen her name ozanın
Ölümle raks eden yalan dünyanın
Medarı iftarıdır sevgi
Rengi uçuk sözcükleri donuk değil
asla
Pembe bir isyanda saklı o vaveyla
Hani, mahcubiyetinden kızaran kalem
Hani, idam sehpasında saklı iken ölüm
Ağdalı yalnızlığın
Adabımla da yaşadığım kadar
Ederim yoktur bazen
Elem yüklü küfemden
Sökün eder devrik cümleler
Devindiğim iklimde esen rüzgâr
Bir ömürlükse yazdığım her şiir
Beti benzi atar yerin göğün
Kemirdiğim kadar kalemi
Kandığım her sözcük her zikir
Keşke denk düşse fikrine şairin