Her sözcük.
Her olgu.
Her duam.
Ve işte yazılası son mektubum ilk ve
son olmasa bile içimde kanatlanan ukdelerin sarmalında yazılası bir nesirden
çok fazlası hayata adanmış şiirlerin doğası olsa olsa tek bir v/eda ihtişamı
saklı yalnızlığın külliyesinde sessizlik ise metazori bir gülüş ölümle sözleşen
kalbin kabrinde vuku buldu bulacak o izafi gidiş.
Terk edilmişliğin hicrinde yandı
ateş.
Göğün tentesi de tutuştu ve tüm
kuşlar kül oldu:
Asla da doğmayacaktı hiç biri
külünden.
Geride kalan ne Anka ne ardıç kuşu ne
de kırlangıç.
Beti benzi atan sözcüklerinse üstüne
örtülü atlastan yorganı.
Ve işte geldim bir kere daha kovsan
da kapıdan giriyorum işte yüreğinin bacasından.
Üstüm başım pejmürde.
Dehlizin tek yolcusu.
Göğün müdavimi.
Sözcüklerse sırdaşım.
Belki de sır küpüdür dile gelmeyen
mizacım.
Kaç beden büyükse sözlük içinden
firar eden her sözcük.
Düşlerim serpme tuz gibi…
Ve ç/alıntı bir gülüş peyda olan
yalnızlığın koru külü sözcüklerin tülü tüten dumanı duaların sıcağın erittiği
yalnızlığın vuku bulduğu gecenin körü bir endamda saklı şiir.
Sancılı.
Sanrı yüklü.
Yerin göğün Rabbi.
Aşkın özü közü sihri ve hayallerin
büyüsü.
Gözümden her düşen yaşa denk düşen
kimse gözümden de gönlümden de düşüp sessizliği sürgün eden.
Kozası cefanın.
Kancası seyyah düşlerin.
Biliyorum:
Bir düş takviminden ibaret miadı
dolan duyguların miladi ve hicri özlemi şairin kaskatı kesilmiş bedenini esir
alan rüzgâr gibi yalnızlığın meali.
Hicri dünün.
Kapışan yerin göğün.
Öfkesine yenik düşmeden ön sözü
olmaya kararlı şiirlerin.
Mürşit bir renkti aşk kıyasıya seven
dalgaların t/aşkın öfkesinde saklı bir muhtıra.
Beynamazdı rüzgâr ama sadık aşkına.
Beyhude düşler sokağı yalnızlığın
müptelası şairin sevgisi kıvancı ve de boyundan büyük iken aşkın tininde saklı:
Kâh bir dua.
Kâh doğaüstü bir sevdanın hikâyesi…
Ergen düşlerin muğlak çan eğrisi.
Semadan nüfuz eden saniyesi dahi kıymetli
iken yaşamın ve işte acıların bakaya kaldığı bir açmaz bir hece bir mısra
kasıtlı kasıtsız sevginin hulasası sözcüklere ve şaire biçilen değerse bazen
bir muamma bazense muhteva ettiği kadar yalnızlığı ipini koparanı sevdiği kadar
boynuna geçen ilmeği darağacının.
Sanrılar yüklü şüheda mazi.
Sancılı bir recimde alabildiğine
ayaklarının yerden kesildiği:
Sevdası Huda’sında saklı ve sırları…
Semai bir gölgeden yana arayışı
kaybettiği yarısı ve yâdı dünde saklı bir o kadar yarınların ucu yanık sarnıcı.
Endamına yenik.
Ahvaline küskün.
Eşrafında saklı közü el aman
dememekse işin özü.
Kurada çıkan bir hediye gibi
mısralarını miras bırakan ölü şairden yana derdi tasası ve hicvi ve hicri dünde
kalan kimse hangi şairse ilhamını esirgemeyen Tanrının armağanı iken yazılası
her şiir her güfte her hikâye.
Romansı dünün.
Yazılası romanların kürü.
Yâdı dünün kefil olduğu sevgiye
biçilen ömür.
İçgüdülerin devası şiirin bazen
nabzını alamadığında kendine kızgın şair ve bıçkın yüreğinde esen rüzgâr öyle
bir minval ki yerin göğün birbirine kavuştuğu her beş vakit ve sevdikçe uzayan
boyu sevdanın esintisi sözcüklerin nüktesi…