Rengi /açık bu gün göğün iklimse pek
bir nemrut yüzünden düşen bin parça azadesi göğün ve işte yağan yağmura duacı
bir esinti içime esen yelin selesinde saklı bir misafir b/ellediğim yeni günün
ve hayallerin mutunda saklı bir alfabeyim.
Albenisi yok pek çok şeyin:
Şey, dediğime de bakmayın:
Şehla gözlerinde bulutların
Dokunaklı bir şarkı çalan
İçimin basında saklı o gitar sesi
Gamlı notalarsa pek bir efkâr yüklü
Ve işte solumdaki
O kapalı kapı:
Bu gün ve yarın kapalıyız, dercesine
Azat edilesi bir ruh hali
Kapışan yerin göğün esintisi
Sözcüklerinse vebali
Boynuma dolanan
Ve boyumu aşan dalgalar
Sabır taşı olsa insan çatlar
Boyunduruğunda kaderin
Alt yazı geçtiğim
Matbu düşler ve hayaller kahvesi
Hem köpüklü hem acı
Yanında giderken kırk yıllık
dostluğun sonlanmış nakaratı
Peyderpey ölüyorum
Ama yetmiyor:
B/ölüyorum her bir parçamı
Zaman yetmiyor
Övünüyorum dünümle
Nakşeden bir anı
Çok mu batıyorum sahi, ahvalime?
Kıpraşan bir imge
İşte sancılandı kalemim
Can bulmak adına
Sözcükler bir bir zembille başladı
inmeye
İnme indi sandım önce kaleme:
Hareketsiz ve ruhsuz ve güruhsuz
Nazar değdi sanki
Gövdesi kıpırtısız
Hele ki ucu nasıl da kırık
Kırgın yüreğim vurdumduymaz
insanların esintisi
Hem d/okunurken içime
Hem de d/okuduğum bir bir her ilmeği
Ç/atık kaşlı rüzgâr
Sapladım mı merkezine kağıdın
Açıl Susam açıl
Kapanmaya müsait nice kapı
Ve işte taarruza geçti solumdaki
anahtar:
Ha sol anahtarı ha sağdıcım
Sayamayacağım kadar çok duygu ne de
olsa yağız
Bir esinti
Ağırdan alsam hayatı ne ki?
Dokunulmazlığı var kalbimin
Bir de okumadıkları içim
Bu yüzden neşrediyorum şiirleri
Her birinin hikâyesinden neler
doğuyor
Açan güneşin ikbali
Nesri doyumsuz bir yazım
İmlalarımda saklıyım belki de sevgili
bayım
Her açmaza girdiğimde koştuğum Hak
Kapısı
Her aymazlığında hayatın
Şiirle dolu bir dik yokuşu
Kalemi baston belleyip de çıktığım
Ama yetmez
Kalem aynı zamanda sancağım
Ve dev/asa bir asa
Sapladığım kabrime
Yetinmeyi bilsem de
Doyumsuzdur yüreğim
Sadık olduğum kadar aşka ve yazmaya
Kapı duvar eşrafım
Kilitli yüreğim ve işte verdim
şifresini
Vefalı bir katık
Azımsansam da asla haz etmediğim bir
atık
Ben ki:
Düşkün yürekler kulvarında
Seken bir hece
Münferit iken o tek kelime
Hem küçük hem engin
Varsa yoksa aşk’ın sağdıcıyım
Ve solumda büyüyen devasa bir fidan
Yoksa nasıl gelirdim yola?
Yâdım ve adadığım ve anıldığım
Her şiir nasıl ki benim sevdalım
Sevdalandığım içimde saklı o alfabe
Binlerce harf ve kelime ekleyebilirim
Tek b/eklentisi olmayan ben iken
Varsın savrulsun nice zan
Varsın töhmet altında kalayım
Lakin ben güneşim
Balçığın asla sıvamayacağı bir neşrim
Bir nesir
Binlerce şiir
Nöbete kaldığım kadar
Hayatta edindiğim en müthiş vazife
Belki de şiirin yanından dahi
geçemediğim
Lakin ben şiir yer içerim
Yarına ne yazacağımsa Allah kerim…