M. NİHAT MALKOÇ
Kaçımız yapıp ettiklerimizden dolayı
hesaba çekileceğimizin farkında olarak yaşayabildik? Bunun endişesiyle
hayatımıza çekidüzen verebildik?
Kaçımız
“Üzerinde kafa yorulmamış yaşam yaşamaya değer değildir.” (Sokrates) anlayışı
içerisinde hayat sürüyoruz? Hayat üzerinde düşünmek korkutuyor mu bizi ne?
Kaçımız yaşamakla nefes almanın farkını
hakkıyla biliyoruz? Her nefes alanın yaşadığını, sadece nefes almanın hayatı
anlamlı kıldığını düşünecek kadar sığ mıyız?
Kaçımız bugün masmavi gökyüzüne hayretle
ve ibretle baktı? Onca hengâme içerisinde arzla arş arasında hayat süren
binlerce canlı ve cansız varlığı hayalinden geçirebildi? Bunca varlığın dünyaya
gelişindeki sebepleri tahayyül edebildi?
Kaçımız yetim ve öksüz bir çocuğun
başını, içinden gelerek büyük bir sevgiyle ve merhametle okşadı bugün? Ona
yalnız ve kimsesiz olmadığını hissettirebildi?
Kaçımız masmavi denizin o tertemiz
oksijenini içine çekerek bir martıya gönülden el sallayabildik? İnsana
sonsuzluğu ilham eden ufuktaki derinliği görebildik?
Kaçımız diğerkâmlığı hayatının odak
noktası bilerek davranabildi? Kendisinden (nefsinden) evvel başkalarını
düşünebilme ve önceleyebilme âlicenaplığını gösterebildi?
Kaçımız bu hayatta her adımını bir
sonrakini düşünerek temkinli atabildi? Geleceğe yürürken geçmişin tecrübelerini
kendine kandil yapıp umutla yol alabildi?
Kaçımız her türlü şiddete ve
hakarete maruz kalan mazlumlar için bir köşeye çekilip içten içe ağladı?
Onların kanlı gözyaşlarını silmeleri için kendini mendil yapabildi?
Kaçımız ay ışığıyla söyleşti uykusuz
gecelerde? Tenha vakitlerde kâinatın o uçsuz bucaksız genişliğini tefekkür ve
tahayyül edip Rabbinin birliğini ve yüceliğini ikrar edebildi?
Kaçımız kalbi yarılırcasına ağıtlar yaktı
günahsız ölenlere? Onların ölüme sürüklenişlerindeki veballerin bir kısmının
boynumuza yük olabileceğini idrak edebildi?
Kaçımız kendi yaramızı unutup
başkalarının yaralarını sarabildik?
Kaçımız anlamsız nefretleri sevgi
zımparasıyla ortadan kaldırabildik? Muhabbet iklimine zemin hazırlayabildik. Sevginin
cilasıyla güzellikleri ortaya çıkarabildik?
Kaçımız başkalarının doğrularına
burun kıvırıp kendi yanlışlarının içinden doğrular çıkarma gayretinde olmadık?
Bu çerçevede iki yanlıştan bir doğru çıkaramaya çalıştık.
Kaçımız para biriktirmekten evvel
iyi günde kötü günde dost biriktirmeyi önceleyebildik? Dostun kötü günde
paradan daha evlâ olduğunun farkına varabildik?
Kaçımız rüzgâr veya bulut olabildik
temmuzlarda ve ağustoslarda yananlara?
Kaçımız rekabetle değil bir ve
beraber olmanın getirdiği sinerjiyle hayatımıza yön verebildik? Yükselmek için
başkalarının omuzlarına basmayı kerih görme erdeminde olduk?
Kaçımız vaha olabildik çölde
bunalanlara? Kaçımız bengisu olabildik
yananlara?
Kaçımız özgür irademizi koruyarak
prangalardan azade müstakil yaşayabildik?
Kaçımız bir âmânın gören gözü, tutan
eli olabildik? Onu omzumuza yaslayabildik?
Kaçımız yetim bir çocuğun hayal
kırıklıklarını kum taneleri misali toplayabildik?
Kaçımız düşündü hiçbir şey ummadan
karşılıksız vermeyi? Vermenin ileride bir koltuk değneği olabileceğini hesap
etmeden rıza-i ilâhî için cömertlik kapılarını açabilmeyi?
Kaçımız sadece kendisi için değil
başkaları için de kazanması gerektiğinin bilincinde yaşıyor? Elindekilerin
sadece kendisine değil, gerçek ihtiyaç sahiplerine de ait olduğunu?
Kaçımız sabah namazından sonra,
bugüne kadar işlemiş olduğu günahlara ağladı? Hayatını bir film şeridi gibi
gözünün önünden geçirip yanlışlarından ötürü nedamet duydu?
Kaçımız empati duygusuyla
karşısındakini anlamaya çalıştı? "Senin derdin benim derdimdir."
anlayışı içerisinde yakın ve uzak çevresinin dertleriyle dertlendi?
Kaçımız açlıktan ölenleri düşünerek yemek
yerken boğazında lokmaları öylece düğümlendi? Sofraya oturduğunda, onların aç
yatma ihtimaliyle kirpikleri nemlendi?
Kaçımız bir adım ötedeki komşumuzun
aç mı tok mu yattığını kendimize dert edinebildik? Soframızdaki bir tas sıcak
çorbayı onlarla bölüşme faziletini gösterebildik?
Kaçımız emzirebildik bir bahtsızın umutlarını?
Kaçımız çoğaltabildik bir yetimin yaşama hevesini? Kaçımız kırabildik parçalanması
atomdan zor olan önyargılarımızı?
Kaçımız okşadı yetim bir çocuğun
sırma saçlarını? Kaçımız bir dilsizin dili olabildik? Onun derdini kendi
derdimiz bilebildik? Kaçımız engel oldu bir engellinin engeline?
Kaçımız görebildik ölü bir köpeğin
inci dişlerini? Kaçımız merhem oldu kanayan bir yaraya? Kaçımız bir fakirin
azına kattı çoklarını? Kaçımız insanlığın hakkını vererek yaşayabildik? Kaçımız
dünyaya geliş gayesine uygun sürdürebildik hayatımızı?
Kaçımız bir sokak hayvanına bir
evlât gözüyle bakabildik, onu kollayıp gözetebildik?
Kaçımız iyi insan olmayı hayatımızın
önceliklerinin başına koyabildik?
Kaçımız umutlarını nadasa bırakmış bir
muhacire ensar oldu?
Kaçımız kulluk bilinciyle ve
kulluğun gereğini yerine getirerek yaşayabildik? Söyleyin kaçımız? Kaçımız? Bu sorulara olumlu cevaplar
veremiyorsak kendimizi, yevm-i mahşerde sorguya çekilmeden evvel bu dünyada
sorgulayalım. Lütfen hemen şimdi!