Ötelenmiş bir iklimin mensubuyum:
Mevcudiyetimde havsalasından taşandır
yoksunluğum yoksun kılındığım yerle yeksan varlığım ve tapusuz sevdalarım.
Bir hicivse yaşam.
Bir yitim belki de ve yatıya kalan
hüzün ve hazan.
İkbalim geçkin inzivaya çekildiğimin ertesi
belki de bültene alt yazı geçtiğim direttiğim her duygunun hibe ettiği.
Sersemce savrulduğum.
Savunma mekanizmamda saklı iken
avuntum.
Ah, hicabım.
Ah, tükenmişliğim.
Hasat zamanına denk düşen bir esinti
sözcüklerse şu sefil ruhumun kolluk kuvveti.
Ben bir meczubum.
Bensizlikle kavrulan göçmen yüreğim
göçebe yetilerim geçkin sevdanın harında saklı yetim kimliğim.
Bir bulutsa öykündüğüm eğer ki…
Bir beyansa dökülen yürekten kederin
eli.
Kana kana içtiğim su misali.
Kansam ne kansam ne hem?
Kaybolduğum cihanın arka bahçesi.
Cennetim.
Cehennem de içimde.
Cinnetim.
Cahil yüreğimle sevip frapan bir
özlemle serpildiğim.
Sarmalındayım mevsimin:
Gök kubbe ve ahvalim.
Savruk dünyam sevap kazanmaya ant
içtiğim serkeş ruhum sırça köşküm:
Muadiliyim kaderim:
Başım gözüm üstüne, yüce Rabbim.
Meylettiğim.
Bazen bir metafor içime çektiğim.
Kendimi men ettiğim.
Hüzün hırkam ve yenilgilerim baş
veren.
Baş koyduğum yediverenlerin cenneti
iken gül cemalim gel gör ki asla müsemma değilim ismimle metruk bir hecenin
cıngılı meczup yüreğin kaçıncı faslı ise faizi bu sevdanın özlemin direttiği
kendimin maliki mülkümse yüreğim mealimle eşleşen tek servetim.
Zaman aşımına uğrarmış meğer insan ve
duygular.
Zan altında kalmakla eş değer sancılı
var oluşlar.
Yokluğun göreceli vasfı.
Noksan kılındığım cafcaflı mesafeler.
Bir elim.
Bir elem.
Yetemediğim.
Yatıya kalan hüzün merhalem.
Göçebesi ruhun geçimsiz duygularım ve
yüzümdeki nurun arşı alaya çıktığı kadar da çaresizliğin bir sıfat zinhar yıkım
bir özne gizin iz düşümü yüklemi sonlanmadan yaşamın bir emir kipinde saklı
kaygılarım ve kayıtsız kalamadığım kanamalı cihanın kancığı iken iblisin şerri
zalimin şerh düştüğü ve işte rütbem ve uyruğum.
Sancılı gün.
Sanrılı ölgün yüzüm.
Semada saklı ruh ikizim.
Yerin dibine göçtüğüm sondan bir
evvel konduğum pervaz hüzne açılan ve takılan bir kanat adeta.
Kardığım.
Arım.
Arındığım.
Arsız yüreğim.
Azık bildiğim.
Yoksun kılındığım.
Hep mi yosun tutar insan?
Külliyem.
Ve künyem.
İtibarım.
İnzivada geçen hayatım.
İhbarım kendimi kendime.
İhtiva ettiğim kadar ibraz ettiğim
yıldızlı reçetem yaldızlı yalnızlığım.
Semiren hüzün.
Sağalttığım kadar kendimi.
Sağdıcım kalem solumda saklı mevsim
ve merhalem.
Kılıç kalkan kuşandığım ve mücadele
ettiğim nice cephem ve siperim ve şiarım Rahman aşkla andığım rahlem ant
içtiğim kadar kutsal nimete ar bildiğim arınmanın tesellisi tecelli eden yeni
günün ışıltısı gecenin karalar b/ağladığı yalnızlığın hayata nifak soktuğu ve
kutsalım ve kurada çıkan ismim.
Şimdim.
Dünüm.
Yâdım.
Yarınım.
Diğer yarım.
Yârim.
Yarenim.
Köpüren yüreğim ve içinden
geçemediğim o dehlizin değil mi ki karanlığına açtığım kucak misali açamadığım
çözemediğim o kördüğüm misali kordan hicvim kör noktası hayatın ve lahidin kale
duvarları başımı yasladığım kalemim ve gönlümü ferah tutan ikbalim ve ibrazım
bir heceden türediğim gül cemalim ve ışığım ve sökülen apoletlerim sarkık bir
mizaç savurgan zaman ve ömür yetindiğimden de öte yatıya kalan bir hüznün
misafirliğinde sadece Rabbime arz ettiğim iç dünyam.
Hazır ol da geçerken hayat.
Haizi olduğum noksanlığın külfetine
bandığım kadar azığımla hemhal.
Arşın devamı.
Arzın isyanı.
Arsız yüreğim akan çatım boyası
silinmiş duvarlarım ve dualarım mezarımı kazan kaderin önderliğinde kanat
açtığım maneviyat ve de muhteviyatım iken umutla eşleşen hüzünlü yüreğimden
sökün eden binlerce hece ve duyguyu.
Kusurlu addedilen varlığım.
Kulluğuma binaen aciz ve sıra dışı
yalnızlığımla tüm cihana bir başıma kafa tuttuğum kadar kafa yorduğum hüznün
revnak bileşkesi iken yaşam ve ölüm ve işte Araf’ta sıkışıp kaldığım kadar
kaçamadığım kendimden kendime yolculuğumla beyan ettiğim tümden gelen ne ise
tümevarım ve tüten yüreğimden kovulan o yetim çocuğun başını okşasın diye
gözümü yollara diktiğim yeter ki Rabbimin cennetine nail olayım ölümsüzlükle
diye direttiğim sevginin ve umudun bekası varsa yoksa özlem ve hüzün bir
batında doğan gün ve gece misali sarmalında hidayetin Rabbime kavuşmak iken tek
dileğim yeter ki bulaşmadan dünyanın kirine pasına püskürttüğüm kadar yorgun
ruhumu pusuya yatan zalimin nezdinde tek gerçek iken kolay lokma olmadığım
elbet Rabbimin izniyle Rabbimin indinde…