Temkinli bir gün ışığı diliyorum
Tanrıdan öteki berinin olmadığı bir kâinat…
Arşıâlâya çıktığı kadar ruhun
Deminde derlediğim umudun
Arka yakasında saklandığım
Yeşeren günün
Yorgun bulutların
Tenine yağdığım kadarım yalnızlığın
Cafcaflı bir manivela
Issızlık tokam
İsinde şehrin kaybolduğum ne ki?
Tutulan nutkuma bir servet yatırdığım
Ölüm öncesi son celse
Miadımın dolduğu o cephe
Kanıksanmadığım kadarım
Kardığımdan da öte kanadığım
Kandığım
Ne ki
Anılmadığımla iştigal
Ar bildiğim neyimse
Suratından düşen bin parça kaderin
Hazzın değil
Haiz olduğum hiçliğin külfeti
Manivelası hayatın
Bense ruhumla yorgun bir savaşçı
Kaynayan kazan
Kaybolan zaman
Kansız bir ihtilal
Ölümle serkeş bir ruhun iştigali
Önsezim
Ön sözüm
Özverim
Özlediğim
Sevecen kalbin meylettiği
O hayat ki
Adeta kabrin sessizliği
Çökmüşken haneme
Bir güfteden de öte
Gürleyen göğün
Aralıksız yağan matemi
Yankısı hüznün
Yerin yarılıp içine girdiğim
Yarım elma misali
Tamamlandığım hüzün denen cübbem
Tekerim kırık
Cüssem ne ki hem?
Hemhal olduğum şu satır arası
Hazan öncesi yalnızlığın cuntası
Bir ömürden bir ölüme meylettiğim
Yaşamın hicvinde
Renklerin izinde
Kaybolan neşemin yasını tuttuğum
kadar
Yalnızlığın buğrasında
Çözülen dizlerim
Çömdüğüm dizelerim
Karşıt bir vaveyla
Karmaşanın meali
Çökkün omuzlarında bulutların
İhbar ettiğim hınca hınç kederi
Nefessiz kaldığım
Kanmadığım nefsim
Meylettiğim bir zincir bir iklim
Solan umudun bakiyesi
Varsın ölüm olsun bekam
Varsın ulaşamadığım o yakam
Yandığı kadar ateşin
Yağmalansa ne ki yaşadığım kabrimle
hemhal
Uyruğum uyluğum
Uzandığım seferi zeminin
Boyutsuz tininde
Beynamaz rüzgâra
Esefle söylendiğimden de öte
Araf’ta saklıdır na’şım
Günyüzü görmeyen yakarışım
Yeter ki neferi olayım
Yaşadığım kadar yaşattığım
Kulluğum ve insanlığım…