Bir  Manavgat  Hatırası - Amin


NOT: 1-Anıdaki şive Manavgat  değil  Fethiye  şivesidir.  Manavgat  şivesi  bana  biraz  daha  zor  geldiği  için  Fethiye  şivesiyle  yazdım 2- Bu  anıdaki olay  aynen  gerçektir. 
******

Taaa  1980'li  yılların  başı. 

Artık  sağcıların  solcuları,  solcuların  sağcıları  öldürmediği  yıllardayız  yani  1981-1982  ya  1983  olabilir. Dünyanın  en güzel  köşelerinden  biri  olan  Manavgat'tayım. Bir  kandil  günü müydü  yoksa yine  böyle  bir  Ramazan  ayı  mıydı  tam  hatırlamıyorum...

Evet,  o  yıllarda  Manavgat'ın  nüfusu  henüz  10.000.  Yani  Tüm  Manavgat  halkını bir  yemek  ziyafetinde  bir  araya  toplamak  mümkün. ( Unutmadan,  1980'li  yıllarda  10.000  nüfusuyla  Manavgat,  Antalya'nın  Alanya'dan  sonraki  ikinci  büyük  ilçesi... Gündoğmuş  gibi,  Kumluca  gibi, Finike gibi ilçelerde  nüfus 3.000'in  altına  bile  düşüyordu. ) 

Yemek  organizasyonunu  belediye  mi  yapmıştı  yoksa Diyanet  ya  da  zenginlerden  biri mi  hatırlamıyorum  ama  bunun  pek  de önemi  yoktu  zira Akdeniz  ve  Ege  Bölgesinin  tamamında  gelir  durumları  iyi  olan  insanlar sık  sık  böyle  yemekler  verirlerdi. Hatta  emeklilik  hakkını  elde  ettiği  için  konu  komşuya  yemek  verene  bile  şahit  oldum.  Millet  yemek  vermek  için  bahane  arar  bu  topraklarda.  Allah  bu  özelliklerini  asla  kaybettirmesin,  hayli  cömerttirler. 

Neyse  efendim,akşam ezanını  müteakip Allah  ne  verdiyse  yumulduk  yemeklere  ki özellikle  benim  için  büyük  bir  şanstı  böyle  bir  yerde  görev  yapıyor  olmak. Zira  başka yerlerin bekarları için  geçerli  olan makarnaya  ya  da  yumurtaya talim  benim  için  geçerli  değildi. 

Bu  tür ziyafetler genellikle Kur'an'lı,  Mevlidli,  ilahili yapılırdı  ve  söylemeye  hacet  yok bizim  okul, yani  İmam-  Hatip  Lisesi, organizasyonda mutlaka  görev alırdı. 

O  gün de görev taksimatı iyi yapılmıştı. Cami  imamları  ve  bizim  Meslek Dersleri öğretmenleri  Kur’an ve mevlid, bizim talebeler de arada ilahi okuyacaklar. ( Bu  hep  böyle  olur. ) 

Müthiş bir kalabalık var. Biz  erkekler geniş  bir  bahçedeyiz.  Kadınlar ise  bahçenin  ortasında iki  katlı bir  evin  iki  katını  da doldurmuş  vaziyetteler.  Hoparlörler sonuna kadar açılmış vaziyette. Öyle ki sesimiz kesinlikle batıda Serik, doğuda Alanya’da duyuluyordur. Ancak bu kadar volümü yüksek bir sese rağmen ev kısmındaki kadınların konuşma sesleri bizim hocaların hoparlarden yansıyan seslerini bastırıyor.

Kadınlar Kur’an okunurken susuyorlar lakin mevlid başlar başlamaz konuşmalar başlıyor. İlahiler okunurken de konuşuyorlar.

Müezzin veya  bizim  öğretmenlerden  biri  mevlidden  okuyor:

Cümle-âlem yoğ iken ol var idi
Yaradılmışdan ganî cabbâr idi

Kadınlar tarafı:

-Gız Hatça!
-Ne va gııı.
- Dümdüllerin Aaaşa, Adanalı Cabbar’a gaçmış deyolar dooru mu
-Aaaşa değil, güççük gızları Zeynep gaçmış.

Mevlithan  okuyor: 

Kudretin izhâr edüp hem ol celîl
Birliğine bunları kıldı delîl

Kadınlar  tarafı:

-Keziban yenge ! Irazca’nın oğlanı Celil hapsa mi adıldı?
-Yok gııı. İftira atmışlar oğlana. Hakim delil yetersizliğinden salıvermiş garibi.
-O da hırlı bir bok değil emme.
-Sus gı, gur’an oguneyo. Gur’an ogunurken gonuşulmaz.
-Gur’an değil ki mevlüd oguneyo.
-He doğru deyon. Gonuş o zaman.


Mevlidhanlar  okuyor: 

Her kim ki diler bu duada buluna
Fâtiha ihsân ede ben kûluna

Kadınlar  tarafı:

-Gı ellerini galdırsana
-Niye ki nenem?
-Fatiha oguyeceeez. Duymadın mı hoca ’ El fatiha ’ Dedi.
-Ah Satı nenem ah. Bir de gulaklarım duymeyo dersin. Valla benden iyi duyuyon.

Mevlidhanlar  kısmı:

Bazıları derler ki ol üç dilberin
Asiye´ydi biri ol meh-peykerin

-Hatmana gııı. Huuuu. Bagıve hele.
-Ne va gııı?
-Asiye’yi Sami hoca’ya yapverecediniz n’ooldu o iş?
-Gı, o herif evlenmez. Valla da evlenmez billa da evlenmez.
-Niye ki gı?
-Anam, herif her gün bir davette. Nerde beleş orda yerleş. Esvabını gonşular yıkeyo, evini gonşula temizleyo herif garıyı n’aapsın.
-Dooru deyon valla. Herif padişah sanki. Bir eli yağda, bir eli balda deyyusun. Buna neden bu gada meraglı bu millet anlamadım hiç.
-Gız suss suss. Herif İmam- Hatıp hocası. Çarpılırsın valla.

Evet efendim. Aslında bu konuşmalar en az bir saat sürdü ama tamamını yazıp da okuyucuyu bunaltmayalım. Anlayacağınız kadınlar mevlit ve ilahiler okunurken her konuda kendi aralarında konuşuyorlar. Tabii ki din görevlileri rahatsız bu durumdan. Hani bazen büyükler namaz kılarken küçük çocuklar yaramazlık yapar da büyükler içlerinden sure okurken birden seslerini yükseltirler ya işte aynen öyle bizim müezzinler, hatta talebeler zaman zaman seslerini yükseltip kadınlara ’ Ya bi susun Allah rızası için.’ Mesajları gönderseler de kadınlar tarafı asla tınmıyordu.

Derken Kur’an tilaveti, mevlid kısmı, ilahiler bitti. Dua faslına geçtik.

Eyvah ki eyvah! Duayı Manavgat’ın en asabi hocası Mustafa Hoca yapacak. Hani şu kendisine ’ Milli piyangodan çıkan parayla cami yaptırsam cennete girer miyim?’ Diye soran vatandaşa o meşhur kol hareketini yapıp ’ Naahhh gidersin ’ Diye cevap veren Mustafa Hoca...

Ama  Mustafa  Hoca'yı  az  daha  tanımalısınız ki  ne  kadar  asabi  olduğunu  anlayasınız.

Hoca,  bir  sebeple  kaymakamla  takışıyor. Kaymakamla  aralarının  bozuk  olduğu  günlerde  de  vaaz  kürsüsünde  şu  fıkrayı  anlatıyor.

''  Hocanın  biri  bir gece  Rüyasında gaymagamı görmüş. Görmüş  emme  gaymagamı  devamlı  hırlayan  azgın  bir  köpek  olarak  görmüş.  Derkene  ertesi  gün  gaymagamlıgta  bir  iş  varmış.  Çıgmış  gaymagamın  huzuruna.  Gaymagam  buna  bağırmış,  çığırmış. Hoca  dayanamamış. '' Ağşamki  ööken  geçmedi  mi  daha?''  Demiş.''

Söylemeye  gerek  yok  Mustafa  Hoca  bu  fıkrayı vaazda  anlattıktan  bir  kaç  gün  sonra  sürgünü  yedi. 

Mustafa Hoca Başladı duaya. ( Arapaça kısımları atlayıp direkt Türkçe kısma geçiyorum )

-Allah’ım. Bu mübarek  günde cümle mü’minlerin günahlarını bağışla.

Erkek ve kadınlar hep beraber aynı anda

-Amiiiiinnnnn.

Aminin ardından kadınlar tarafında konuşma aynen devam.

-Gı Zeynep ! Döndü, döndü mü?
-Döndü döndü. Dönmeyip n’apcek? İki tane sıpası va.
-Mıstvali çok yalvarmış. ''Bi daha senin üzerine gül goklemecem.'' diye yemin etmiş
-Gül goglamaz emme karanfil goklar o donuz.
-Haa haa haaa. Dooru deyon.

Mustafa Hoca bir taraftan ’Ya sabır.’ Çekiyor, öte taraftan duaya devam.

-Ey yeri göğü, gördüğümüz görmediğimiz bütün mevcudatı sadece ol emriyle yaratan Mevlam. Bizleri hep doğrularla karşılaştır. Doğru yoldan ayırma

Yine erkek ve kadınlar hep bir ağızdan

-Aminnnnn

Ve kadınlar kısmı yine sohbete devam tabii ki

- Gız Feride ! Öyle durma geride. Yanaş eccik. Senin düğün ne zaman?
-O iş yattı Hacer Aba. Ben gariyer yapmak isteyom, Durmuş Alı dutturdu evlenip çocuk yapalım.
-Of be Feride ! Anan kimi hamarat olamadın bi türlü. Hem gariyer yap hem çocuk doğur. Biz her gün bir sürü işi aynı anda yapmeyo muyuz?

Mustafa Hocanın yüzüne bakıyorum. Sigortalar atmak üzere.

- Ey Yücelerden yüce Allah’ım ! Sen hastalarımıza şifa, dertlilerimize deva, borçlularımıza eda ihsan eyle.

Hep beraber:

-Aaaamiiinnnn.

- Halime gadın ! Mevlüt ne oldu?
-Len uyuyon mu goca garı? Mevlüt bitti ya. Hoca dua ediyo ya. Duymeyon mu?
-Ha ha haaa. O mevlüt değil. Gabakçıların Mevlüt deyon.
-Gebersin gavat.

Mustafa Hoca artık kayışı kopardı.

-Ey Allah’ım ! Sen şu kadın milletinin çenesini kurut Ya Rabbim.

Erkekler kısmı sanki o anda bahçeye bir bomba atılmış gibi sustu. Gözler kadınlar kısmına yani iki katlı eve çevrilmişti. Bekleyiş bir saniye bile sürmedi. Hep bir ağızdan

-Amiiiinnnnn.

Mustafa Hoca da dahil biz erkekler gülme krizlerine girerken kadınlardan en yaşlı olanı kafasını pencereden uzatıp sordu:

-Len herifler ne güleyonuz? Dua ogunurken gülünür mü? Ananızdan babanızdan böyle mi terbiye aldınız? Pek çoğunuz bir de imam-hatıp hocası oleceksiniz. Tuuu sizin sufatınıza.

Biz onlardan geri kalacak değildik ya. Topluca bağırdık

-Aaaaamiiiinnnn

( Bir Manavgat Hatırası - Amin başlıklı yazı Sami Biber tarafından 14.03.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.