Günler oldu çıkmadım öyle eve tıkıldım
Dedim gezeyim biraz oturmaktan sıkıldım

Nereye gitsem derken çıktım çarşı yoluna
Fazla zaman geçmeden aktım insan seline

Zaten akşam üzeri kalabalık hiç şaşmaz
O an iğne atsanız inanın yere düşmez

Satıcılar caddeden geçenlerin ardında
Avaz avaz bağırıp bir şey satma derdinde 

Merakımı celbetti kuytudaki bir nine
Eski püskü bir bezi tezgah yapmış önüne

Toplasan sekiz on bağ maydanoz roka tere
Sesi soluğu çıkmaz gözler çakılmış yere

Kuru bir dala dönmüş esse kırılır yelden
Tam ikiye katlanmış o küçük beden belden

Yılların kadehinde zehir olmuş her yudum
Nasırlı ellerinden belli acılar kadim

Baktım yazmadan sızan saçlarının ucuna
Zaman değirmeninde çoktan bulanmış una

Merakıma yenilip yaklaştım bir kaç adım
Hafif ürkek bir sesle "hayırlı işler" dedim

Kalktı başı usulca baktı yorgun gözleri
"Sağol evladım" oldu dediği ilk sözleri

"Hoş geldin sefa geldin buyur ot mu ilazım
Laylon torba veren de gendin alıver guzum"

Şalvarının cebine ellerini uzattı
Hangisi iyi diye poşetlere göz attı

Hepsi de yıpranmıştı utandığını gördüm
Konu değişsin diye hemen fiyatı sordum

"Sattığın yeşilliğin bağı kaç para teyze
Birer ikişer tane hepsinden lazım bize"

Kaçırdı gözlerini başı tekrar eğildi
Zaten cılızdı sesi şimdi tümden boğuldu

"Zabala geldim bura ne gören ne soran var
Ben ne diyen evladım nağadar verisen ver"

"Olur mu hiç ne kadar verir isen ver demek
O zaman ne olacak verdiğin onca emek

Belki haftalar boyu uğraş verdin didindin
Ekmek parası için kara toprakla yundun

Çektiğin çilelerin olmalı bir bedeli
Bence değeri neyse o fiyatı demeli"

"Verdiğimiz emeği hep görmezden geliller
Valla yavrım yüz versek bedava da alıllar

Zati para desem de ederi üç beş guruş
Bazarlık ediyollar ona da bağrış çağrış

Ne dellerse razıyın ekmek parası deyi
Bunnarı satamazsam aç galırın epeyi"

"Peki teyzecim" dedim "hanımı bir arayım
Kaç tane lazım bize hemencecik sorayım"

Çıkardım telefonu biraz öteye gittim
Olmayan hanımıma güya telefon ettim

Ben yanına dönerken gözünden umut aktı
Bakışı silah oldu bağrıma kurşun sıktı

"Akşam misafir varmış hepsini istediler
Orda ne var ne yoksa durma al gel dediler"

Mutluluğun nemleri vurdu o an gözüne
Rengarenk duaları serpiştirdi sözüne

Kimi dünyaya sahip hala burun kıvırır
Kimi on bağ sebzeyi mutluluğa çevirir

Düğümlendi boğazım hoşça kal diyemedim
Bana son söylediği sözleri duyamadım

Uzaklaştım gözyaşım yüreğime akarken
Yöneldim boş dünyama o ardımdan bakarken
( Mutluluğun Ederi başlıklı yazı Akdeniz tarafından 16.03.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu