Dünyalardan değerli benim canım ailem
Onları mutsuz görmek en tarifsiz gailem
Öyle geniş değiliz ailemiz çekirdek
Hanım ben ve üç çocuk iki kız bir de erkek
Kızlar dokuzla on üç oğlan yedi yaşında
Ben elliyi devirdim hatun da kırk beşinde
Derdi de neşeyi de aramızda böleriz
Çoğu kez ağlanacak halimize güleriz
Hafta sonu oturdum hesap yapayım dedim
Kağıt kalemi alıp yanı başıma kodum
Üç beş dakika sürer bizim hesabı tutmak
İşin aslı borçlara maaşımı pay etmek
Lakin ben başlamadan büyük kız çıka geldi
Daha söze girmeden güzel gözleri doldu
"Seninle beraberce dışarı çıksak baba
Hem uğrarız biraz et almak için kasaba
Kaç gündür diyemedim valla canım çok çeker
Belki annem kavurur belki de mangal yakar"
Olsa her öğün ister kızım ete bayılır
Allah'ım bu yavruya şimdi nasıl kıyılır
Her şeyi bilen tavrı hemencecik takındım
İçimdeki sızıya aldırmadan yakındım
"A benim güzel kızım acaba duymadın mı
Okulda tarih dersi okuyup aymadın mı
Her ne zaman istersek biz bolca et alırız
Lakin padişah gibi gut olur da ölürüz
Çok olmadı geçen ay aldık yarım kilo et
Kızım gelecek aya ne kaldı biraz sabret"
İnanır mı koca kız inanmış gibi yaptı
Üzülmeyeyim diye eğilip beni öptü
Derken küçük kız geldi elinde yoka ekmek
Bir şey diyecek belli gözleri çakmak çakmak
"Babacım yaz geliyor götür bizi tatile
Dünyalar benim olur ah gitsek bir sahile
Sınıfımda kim varsa hepsi de seviniyor
Tatile gideceğiz diyerek övünüyor
Yine de karar senin istemem dersen yazı
On beş tatilde güzel olur kayak merkezi"
Hüznümü çaktırmadım gülümsedim hafifçe
Beklemeden cevabı veriverdim nahifçe
"Kızım gitmek kolay da lakin bir kere düşün
Kayak yapalım derken valla donarız kışın
Haydi gittik diyelim biraz yüzelim diye
Yanıp da o güneşte dönmez miyiz zenciye
Çimdiğimiz leğene sıcak suyu koyarız
Balkonda hem güneşe hem de suya doyarız"
"Peki babacım" dedi gitti boynunu büküp
Başımı öne eğdim derinden bir of çekip
Bedenin penceresi buğulandı kederden
Ben oğlanı beklerken hanım belirdi birden
Elindeki tepside iki bardak çay vardı
Gözlerine bakınca beni endişe sardı
"Hoş geldin sefa geldin benim gönül sürurum
Hayatımın anlamı gözlerimdeki nurum
Ne iyi düşünmüşsün çaylar da tavşan kanı
Şöyle yanıma otur evimizin sultanı"
Elindeki tepsiyle kanepeye ilişti
Gözleriyle odanın içini bir dolaştı
Bakışlar kesişince hemen çaktım davayı
"Bey" diyerek bozdu bu kısa sessiz havayı
Demez ama bilirim ev küçük diye yasta
Garibimin hakkı var tüm eşyalar üst üste
"Acaba evi" deyip devam etti sözüne
Başımı öne eğdim bakamadım yüzüne
"Acaba evi artık değiştirsek mi sence"
Birazcık duraksadı beni üzgün görünce
"Sıkıldım ben buradan haddinden fazla büyük
Uğraş uğraş bitmiyor temizlik omzuma yük
Boş kalmasın diye de ıvır zıvır doldurduk
Çoğunu kullanmadık sağa sola kaldırdık
Eskimiş eşyaların atarım fazlasını
Küçük evde sürerim sefanın âlâsını"
Kalakaldım bunları duyunca şaşırıp da
Kıracaktım bardağı nerdeyse düşürüp de
Hiçbir şey diyemedim onu sımsıkı sardım
Alnından öper iken muzip bir gülüş gördüm
İşitmiş kızlar ile bütün olan biteni
Yaptığı latifenin buymuş işte nedeni
İçerimi titreten hüzün rüzgarı dindi
Öyle rahatladım ki keyfim beyde yok şimdi
Bize dağ olan dertler kimine keyfekeder
Keyfim beyde yok amma halim merkepten beter