buğday taşıyan buğu atıyla düşüyorum şafağa garipleşen akşamların yağmurlu saatinde karanfil yanığı... yollar,düş ortası rüyalara masal koyunlu iklimin mızrak ateşiyle açar sarı çiçeklerini tarihin sularında uçurum bakışlı ninnilerin alıcı kuşu ve yeşili yurdundan kovulmuş çocukların sancı ertesi gün olur ki bir yankıyla taşırız göğü
ay akşamlarında tesbih ağızlı sözcükler göçlenmiş ç’ağrının güneşsiz ıslığı çadırlar ve parlayan yıldızları gurbet çöl’ün yüzüme bir fotoğrafla kesilen..
avuçlarımda kalbimin minesi
ne zaman düşünsem yokluğun çoğalmış dinğinliğinde seni genişleyen perdede adın sürülür alnıma Ey ruhumun kuyusunda sessizliğe kapılmış ferman kıyı yaralanışında düş odaları saf bir tortunun içinde duvarı boşalmış gölgeler, ışıklar ve uçurum ağaçlar uykumu bekleyen karanlığın kundağında kristal sel ve dil ucu aynaların öteki yüzü gün olur ki bir yankıyla taşırız toprağı
saklı şiirlerin şarkısıyla büyür denizler eteklerinde kamaşan su duruluğu yolunu bekleyen kaç araf yosunlu dalgınlığın zakkum alfabesi soluğumda şehirler var benim soluğumda bulut ezmesi dağlar içimin adasına el sallayan gemiler ve tuzlu boşluklar Ey ruhumun dalgaları vuran sessizliği gün fenerli aydınlık çıplak bir tohum zaman
gözlerimin uykusuna kibrit çakan çocuk buğday taşıyan buğu atıyla düşüyorum
( Gün Olur Ki başlıklı yazı Moonlight tarafından 9.05.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. ) Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.