Ben diyorum ki
bu konu açık, özgür değilim,
aşığım ve vazgeçmek gerekecek ise
demir parmaklıklar benim hürriyetimi almalı
suyun sesi beni sürüklemeli nehirlerden ve
gözyaşlarından önce, ölüm melekleri
aziz giyotini benimle tanıştırmalı
tanrı bana sormalı günahlarının bedelini.
çünkü ögelerini bile ayıramam sensizliğin
dilbilgisini ve alfabeyi tanımam yokluğunda
tekil iken çoğul olur defterimde acılar
dünya küçük bir pinpon topu olur
kahvaltı masasında boğazıma takılan
yağmurundan bir bardak su isterim
kurtarırsan sen kurtar bu yalnızlıktan.
ben diyorum ki
bu konu açık, eşit değilim
tutkunum ve delirmek gerekecek ise
akıl hastaneleri benim heykelimi düşünmeli
rodin ile çalışmalıyız varlık felsefesi üzerine
çamurlar beni karıştırmalı kötülüklerle ve
dizginlenen duyguları ben çözmeliyim
çünkü kazanamam sensizlikle ilgisi olan yarışları
hipodromda kırık ayaklı bir at gibi olurum
ölürüm koşamayınca vurulurum sessizce
çünkü sen olmayınca
korkak bir mayıs ayı olurum ve
dünya küçük bir oyuncak tren olur
akşam yemeklerinde intiharı düşündüren
rüzgarından bir tutam panzehir isterim
döndüreceksen sen döndür bu yabancılıktan.
ben diyorum ki sen olmayınca
ölüm ezberlenmiş bir bilgidir
sınava bir gece kala çalışılan
keza aşkta,
öğrenmem lazım özlemin sayfalarından.