Merhaba Şiir dostları
Aşağıda Gelincik
Çiçekleri adındaki romanıma ait üç adet şiirimle karşılaşacaksınız.
Bunlardan ilki
Andolsun adını verdiğim şiirim, aynı zamanda romanımın önsözüdür.
İkinci şiirim Amazon 2033,
kitabım sonlarına doğru kesin taarruza kalkıldığı sıra, yüreği mangal gibi, cesaretinin
ağırlığını hiçbir kantarın tartamadığı kadınları anlatır.
Üçüncü şiir de ise,
Bir Katre Göz Yaşı
Şu satırları
okuduğunuz an dahil olmak üzere tüm şehadete erenlerin kendileri sonsuzluğa
gitmiş olsalar da ardında bıraktıklarını nasıl titrek ellerle baş taşını
evlatları gibi sevdiğini okşadığını o taşı gözyaşlarıyla nasıl yıkadıklarını
anlatmaya çalıştım.
ANDOLSUN Kİ
Toprağımdır,
suyumdur, aldığım soluğumdur vatan
Alkanımdan
yansır, yıldız ve hilal
Ruhumun
yaratılış gerekçesidir istiklal
Gerekçe
Hani elde tüfek atılırsın ya ileri
Hani fanilan
ile tenin arasına katlamışındır bayrağı
Hani
kulaklarında
Ruhunun ve
yüreğinin derinliklerinden gelen
İstiklal Marşı
Dudaklarında
Allaaaaaahhhh
Allah Allah Allah Allah nidaları
Makinalı tüfek
tarrakalarına
Şarapnel
çığlıklarına
Bomba
şaikalarına aldırmadan koşar
Hani o anda aklında yoktur ne ana, ne bacı, ne avrat,ne de evlat, coştukça coşarsın,
Coştukça coşar
Şayet!
Alnına
yazılmışsa şehadet
Şüheda
Yarabbim şüheda
Vurulup
toprağa düşerken aldırmazsın
İçin doludur
zaten vatan toprağının özlemiyle
Vatan
toprağının özlemiyle
Şimdi!
Hani
hasbelkader kurtulabildiysen o cehennemin içinden
Başlayabildiysen
savaşın büyüğü ekmek kavgasına
Avuç avuç
sofraya indirsen de
Halil İbrahim
bereketini
Okşarken
arzunun zirvesinde
Kadınının
kadife gibi, ipek gibi tenini
Elinin
nasırları yakıyor dediğinde utandıysan
Başını
kaldırmadan defteri kebirin üzerinden
On altı saat
çalıştıktan sonra evde
Çorbayı
beklerken uyuya kaldıysan koltukta
Paçavra gibi
yırtarken denizi fırkateynler muhripler
Allı yeşilli
takaları
Devşirdiysen
tankere şilebe
Sürdüysen
tarlayı akşama dek
Terini dahi
silemeden
Salladıysan
direksiyonu
Eve erken
varmak umuduyla yollarda
Genede, ama
genede
Kazma, kürek,
mala bana bakarken
Ben kundura
isteyen çocuğumun yüzüne
Dakikalarca
mal mal baktıysam
Ve ertesi
sabah gidip parmağımdaki yüzüğü satıp aldıysam
Parmağımdaki
yüzüğü satıp alsam da
Sen ne
diyorsun be adam
Sen ne
diyorsun ulan!
Ne tanırım
Lenin’ini, Marks’ını, Mao’sunu
Eli ayağı güzel
Che Guevara’sını
Ne sallarım
yalancı din bezirganı hacıyı
Ne de din
simsarı çakma hocayı
Kimi meczup
taksada kafasına fesi, sarsa da başına sarığı
Kimi ortalarda
dolaşsa da
Bir elinde
kılıç
Sırtında çakma
bir hırka
Ey güzel
evlatlarım ey
Kimi sarkıtmış
bıyıkları kiminin sırtında parka
Öyle de olsa
böyle de olsa
Andolsun ki
Andolsun ki
yukarıda gök çökmedikçe
Yukarıdan gök
çökse de
Aşağıda yer
delinmedikçe
Aşağıda yer
delinse de
Toprağımdır,
suyumdur, aldığım soluğumdur vatan
Al kanımdan
yansır, yıldız ve hilal.
Ruhumun
yaratılış gerekçesidir istiklal
Atatürk
Atatürk
soyadını verdiğim
Bir liderim
var
Mustafa Kemal
AMAZON 2033
Elindeydi tüfeği
Sırtındaydı bebeği
Mangal gibi yüreği
Zafere koşuyordu
Fişekleri göğsünde
Kasatura belinde
Torbasında biberon
Bayrak da taşıyordu
Kader almış aşkını
Kısa kesmiş saçını
Dudağında tek nida
Aşkına koşuyordu
Kim bilirdi kaderi
Neydi bunun ederi
Ağzındaydı yüreği
Canana koşuyordu
Başındaydı beresi
Sırtındaydı bebesi
İman dolu yüreği
Allaha koşuyordu
BİR KATRE GÖZYAŞI
Ayrılığın vakti
gelip çatınca
Dalından kopan kuru yaprak gibi
Savrulup gitmeden sonsuzluklara
Bir katre göz yaşı dökülür illa
Bir canı canana teslim edipte
Gözlerin önünden geçip giderken
Başlar düşer öne kitlenir dişler
Bir katre göz yaşı dökülür illa
Gömdüler yatıyor söğüt dibinde
Biraz ot birde gül bitmiş üstünde
Okşarken taşını titrek elinle
Bir katre gözyaşı dökülür illa