M. NİHAT MALKOÇ
O gece ervah sanki büyük bir vatan
ve vazife aşkıyla doğruldu kutlu kabirlerinden. Ulubatlı Hasan büyük bir
heybetle ve satvetle bayrağı bir kere daha dikti İstanbul surlarına. Minarelerden
yankılanan ezanlar ve selalar bir milleti derin uykusundan uyandırdı; bir
mıknatıs misali meydanlara çekti. Vicdanları uyananlar, meydanları kendilerine
mescit edindiler. O meydanlar ki coşkulu kalabalıklarıyla mahşeri andırıyordu.
Burada toplananların her biri Hamza'ydı,
Bilal'di, Ebubekir'di, Ömer'di, Osman'dı, Haydar-ı Kerrâr Aliyyü'l Murteza'ydı;
hak ve hakikat davasını kahramanca sırtlayan Muhammed(sav) ümmetiydi.
O gece zaman utancından yerin dibine
geçti. Akrep, gecenin ayazında yelkovana zehrini zerk etti. Zaman mekânı
tutuşturdu o ateşin kıvılcımlarıyla. Zira tarihlerin yazdığı en büyük ihanetti
15 Temmuz. Uçaklardan bombaların yağdırıldığı, milletin üzerine tankların
sürüldüğü o gecede halkımız küstah palikaryanın önünde diz çökmedi. Tanklara ve
toplara karşı iman silahıyla karşılık verdi. Tutsak yaşamaktansa ölümü tercih
etti kahramanlar. Ruhlarına kelepçe vurmaya çalışanlara müsaade etmediler; dik,
diri ve iri durdular.
O gece ateşle barut kucak kucağaydı sanki.
Zıtların gecesiydi. Bir yanda fitne ateşine odun taşıyanlar, öbür yanda da
fitne ateşini söndürmek için, çağın Nemrut'unun ateşine karıncalar misali su
taşıyan mefkureci sakalar vardı. Nefretini bileyenler vardı bu çağın Yusuflarını
derin kuyulara atmak için. Öbür yanda kuyudaki Yusuflara el uzatarak onları
kuyudan çıkaran hakperestler... O gece Habil'in kanını dökmek için sudan
sebepler arayan Kabiller çıkıp gelmişti tarihin derinliklerinden. Onlar belli ki bu necip milletin Çanakkale'de
yedi düvele karşı kanıyla destan yazan kahramanların torunları olduğumuzu
unutmuşlardı.
O gece tankların önüne korkusuzca
yatan yiğitler vardı. Onlar ki ellerindeki bayrak misali bayraklaşmışlardı
meydanlarda. O gece vatan elden gitmesin diye yüreklerini ortaya koyanlar
vardı. Yine o ateşin vakitte lime lime dökülen geceyi onaranlar vardı. Onların
dudaklarından dökülen şu mısralar vardı: "Ülkendeki kuşlardan ne haber
vardır/Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır/Aşk cellâdından ne çıkar
madem ki yâr vardır/Yoktan da vardan da ötede bir 'Var' vardır/Hep suç bende
değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır/O şarkıya özenip söylenecek mısralar
vardır/Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır/Ne yapsalar boş,
göklerden gelen bir karar vardır/Gün batsa ne olur, geceyi onaran bir mimar
vardır/Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır/Yenilgi yenilgi büyüyen bir
zafer vardır"
O gece Ankara'da koca bir ordunun
yapacağını tek başına yapan, darbenin seyrini değiştiren bu çağın Ulubatlısı, mangal yürekli Ömer
Halisdemir vardı. O ki bir milletin hazana ve hüzne evrilen kaderini attığı ilk
kurşunla bahara ve neşeye çevirmişti. Zekâi Paşa'sından aldığı emri tereddütsüz
yerine getirmişti. Darbeci general Semih Terzi'yi oracıkta yere sermişti.
Canını hiçe sayarak milli iradeye siper olmuştu korkusuzca. Otuz kurşun yemişti
sinesinden. Mübarek kanı toprağa sızarken ezan ve sela sesleri teskin etmişti
ruhunu.
O gece nice kahramanlar tarih
yazmıştı bir daha. Kimi Antepli Şahin, kimi Şehit Kâmil, kimi Karayılan, kimi
İpsiz Recep, kimi Yörük Ali Efe, kimi Sütçü İmam, kimi Nene Hatun, kimi Kara
Fatma, kimi Halime Çavuş, kimi Nezahat Onbaşı, kimi Halide Onbaşı, kimi Şerife
Bacı, kimi Gördesli Makbule, kimi Tophaneli Hakkı Bey, kimi Bigalı Mehmet Çavuş,
kimi Seyit Onbaşı, kimi Ulubatlı Hasan oldu o gece. Gözleri vatandan başka
hiçbir şey görmedi. Vakit kutlu bir direnişin eşiğindeyken o kadar devleştiler
ki tarihin sinesinden taştılar. O kadar büyüdüler ki boyları dağları aştı.
Meydanların sancısı kutlu doğumla taçlandı.
O gece hiç tereddüt etmeden
özgürlüğün bedeli olan ölüme koştu birbirinden yiğit insanlar. "Ama,
fakat, lâkin..." i kaldırdılar gönül lügatlerinden. Onlar ki korkuyu def
ettiler yüreklerinden. Millî marşı "Korkma..." diye başlayan bir
millete korku yaraşmazdı zaten.
Bize aydınlık günler ve özgür bir
ülke bahşeden, bu uğurda canlarını seve seve feda eden 15 Temmuz şehitlerini
rahmetle ve şükranla anıyorum. Ruhları şâd, mekânları cennet olsun.