Sevgilim.
Bazen tüm ışıklarını söndürüyorsun içimin.
Gözlerimde yara izleri bırakıyorsun..
Bir uçurumdan aşağı itiyorsun beni.
Ellerinle acıtıyorsun.
Saç tellerime kadar acıtıyorsun.
Sevgilim.
Ben öleceğim.
Sen de öleceksin.
Beni üzmeden öl.
Uyandığında bir daha göremeyecekmiş gibi bak bana.
Ben; bir daha sarılamayacakmış gibi sarılıyorum sana.
Sevgilim.
Dik yokuşsun.
Hem sonbahar, hem çiçek açan ağaçsın.
Bir yanı deniz kıyısı omzunun..
Elimi tutuyorsun.
En çok elimi tutarken seviliyorsun.
Uyurken güzelsin.
Tüm bunları bilmelisin.
Tüm bunları kirletmemelisin.
Sevgilim.
Büyük adımları korkaklar atar.
Sen usul usul yürü.
Sen ayak izini bırak bir yerinde aklımın.
Bir yerlere imzanı at.
Durup durup hatırlanan değil, aklımdan çıkmayan olabilirsin.
Gidersen büyüsü bozulur gözlerinin.
Gidersen solar sonbaharların serinliği.
Gittikçe çirkinleşir suretin.
Sevgilim.
Ben öleceğim.
Sen de öleceksin.
Sen benden sonra öl.
Burasını Allah'tan da diledim.
Ne zaman seni bir kez daha görememe ihtimalini düşünsem ağladım.
Yanına geldim.
Yüzüne baktım.
Yüzün eskidikçe kutsanıyordu bence.
Tam da bu yüzden yüzündeki her çizgiyi ezbere biliyorum belki de..
Sevgilim.
Ben senden önce ölebilecek kadar cesur değilim.
Ve sevmek için erteleyecek vaktim yok benim.
Kendini bana,
Beni sana geç bırakabilirsin.
Yine de,
Elbette sen bilirsin...