Ruşen, bu haritanın peşine düşmeye karar verdi, benden haberi
yok. İçim kıpır kıpır kaynıyor macera peşinden koşacağız. Ancak, bu macera onu
sadece fiziksel olarak değil, aynı zamanda ruhsal olarak da sınayacaktı hem onu
hem de sizleri, sizlerle ormanın derinliğinde o serinliğinde devam edelim.
Ormanın derinliklerinde onu bekleyen tehlikeler ve sırlar, Ruşen’in benim ve
siz değerli okuyucularımız okurken birazcık yeni bir soluk getirecekti. Ruşen,
haritayı dikkatlice inceledi ve ilk işaretin ormanın derinliklerindeki eski bir
mağarada olduğunu fark etti. Hemen yola koyuldu. Yol boyunca, ormanın
sessizliği ve gizemi onu hem de bizi heyecanlandırıyor hem de biraz
korkutuyordu. Ancak, içindeki/içimizdeki o merak duygusu onu ileriye doğru
itiyordu.
Bir süre sonra, haritada belirtilen mağaraya ulaştık. Mağaranın
girişi, devasa sarmaşıklarla kaplanmıştı, o yemyeşil canlılığına hayranlıkla
baka kaldım, az daha fark edilecektim. Ruşen, sarmaşıkları dikkatlice
aralayarak içeri girdi, bende sizlerle birlikte içeriye girdim. Mağaranın içi
karanlık ve soğuktu. El fenerini çıkararak etrafı aydınlattı ve duvarlarda eski
semboller ve yazılar gördü. Bu yazılar, haritanın bir sonraki ipucunu
içeriyordu, ben ilk bakışta anlamasam da sizlerin yardımıyla anlayacaktık
elbette...
Ruşen, yazıları dikkatlice okudu ve bu bulmacayı çözmesi
gerektiğini anladı. Bulmaca, mağaranın derinliklerindeki gizli bir kapıyı
açmanın anahtarıydı, ben sizlerin yardımıyla çözdüm ve bir kâğıda yazarak
arkasından fırlattım. Bunu fark eden Ruşen etrafına bakındı, sonra kâğıdı
açarak okumaya başladı. Bir süre düşündükten sonra, bulmacayı çözdüğünü sanarak
gururlandı oysa sizlerin sayesinde çözmüştük neyse ve gizli kapı açıldı.
Kapının ardında, eski bir sandık vardı. Ben içimden halaylar çekiyordum hazine
bulduk diye, sizlere ayıp olmasın diye içimden çektim… Sandığı açtığında,
içinde parlayan bir taş ve bir mektup vardı. İçimden aha dedim “Elmas dolu bir
sandık teytey teyde tey”
Mektup ve bir taş çıktı içinde, bu taşın ormanın
derinliklerindeki bir tapınağın anahtarı olduğu yazıyordu, “yok devenin nalı dedim”
içimden. Ruşen, bu tapınağı bulmak için yeniden yola koyuldu, ben ve sizlerde
peşindeyiz. Ancak, bu sefer yalnız değildi. Bir ara ormanda yere düşen dalların
çıtırtısını duydum arkamızda birisi vardı, lakin göremedik, elbet meydana
çıkardı dedim içimde, sizler vardınız yanımda korkmaya gerek yok dedim. Ormanın
derinliklerinde bizi izleyen gözler vardı. Ruşen ve bizlerde artık bu maceranın
sadece bir hazine avı olmadığını, aynı zamanda kendi cesaretimizi ve zekâmızı
sınayan bir yolculuk olduğunu anlamaya başladık.
Ruşen, tapınağa doğru ilerlerken ormanın derinliklerinde bir hareket fark ettik onunla birlikte, hislerimde yanılmamıştık. Bir an durup etrafına bakındı, ancak kimseyi göremedi. Yine de, içgüdüleri ona yalnız olmadığını söylüyordu sanki. Bir süre sonra, ağaçların arasından bir kadın belirdi. Bu, uzun siyah saçları ve keskin bakışlarıyla dikkat çeken bir kadındı. Kadın, Ruşen’e doğru yaklaştı ve kendini tanıttı.
“Merhaba, benim adım Leyla,” dedi kadın. “Bu ormanda ne
arıyorsun?”
İçimden sizlerle birlikte ”Sen ne arıyorsun burada tek başına
önce onu söyle” diye lakin duyulmadığından boşta kaldı sözüm.
Ruşen, tabi ki bizlerde Leyla’nın gizemli ve etkileyici
duruşundan etkilenmiştik. Ona haritayı ve bulduğu taşın hikâyesini anlattı, çok
aceleciydi şimdi sırası mıydı yani? Leyla, Ruşen’in anlattıklarını dikkatle
dinledi ve ardından gülümsedi.
“Bu taş, ormanın derinliklerindeki tapınağın anahtarı,” dedi
Leyla. “Ancak, tapınağa ulaşmak kolay olmayacak. Ormanın tehlikeleri ve
tuzaklarıyla dolu. Sana yardım edebilirim, ama dikkatli olmalısın.” Sanki biz
tehlikeli olduğunu bilmiyoruz çokbilmiş Leyla Hanım.
Ruşen, Leyla’nın yardım teklifini kabul etti. Hep birlikte,
tapınağa doğru yola koyulduk. Yol boyunca, Leyla’nın orman hakkında derin
bilgisi ve sezgileri, Ruşen’in karşılaştığı zorlukları aşmasına yardımcı oldu
haliyle bizlerde bu bilgisinin karşılığında şaşırmadık değil yani! Ancak, Ruşen
hala Leyla’nın gerçek niyetlerinden emin değildi. Boş söz söylemekten cambaz olan
Ruşen ah, az ağzını sıkı tut… Leyla, gerçekten yardım etmek mi istiyordu, yoksa
kendi çıkarları mı vardı? Hepimizde bu merakın içindeydik, az sonra belli
olacaktı…