Gizemli Orman Yolculuğu-2-



Gizemli Orman Yolculuğu-2-


  Ruşen, bu haritanın peşine düşmeye karar verdi, benden haberi yok. İçim kıpır kıpır kaynıyor macera peşinden koşacağız. Ancak, bu macera onu sadece fiziksel olarak değil, aynı zamanda ruhsal olarak da sınayacaktı hem onu hem de sizleri, sizlerle ormanın derinliğinde o serinliğinde devam edelim. Ormanın derinliklerinde onu bekleyen tehlikeler ve sırlar, Ruşen’in benim ve siz değerli okuyucularımız okurken birazcık yeni bir soluk getirecekti. Ruşen, haritayı dikkatlice inceledi ve ilk işaretin ormanın derinliklerindeki eski bir mağarada olduğunu fark etti. Hemen yola koyuldu. Yol boyunca, ormanın sessizliği ve gizemi onu hem de bizi heyecanlandırıyor hem de biraz korkutuyordu. Ancak, içindeki/içimizdeki o merak duygusu onu ileriye doğru itiyordu.

   Bir süre sonra, haritada belirtilen mağaraya ulaştık. Mağaranın girişi, devasa sarmaşıklarla kaplanmıştı, o yemyeşil canlılığına hayranlıkla baka kaldım, az daha fark edilecektim. Ruşen, sarmaşıkları dikkatlice aralayarak içeri girdi, bende sizlerle birlikte içeriye girdim. Mağaranın içi karanlık ve soğuktu. El fenerini çıkararak etrafı aydınlattı ve duvarlarda eski semboller ve yazılar gördü. Bu yazılar, haritanın bir sonraki ipucunu içeriyordu, ben ilk bakışta anlamasam da sizlerin yardımıyla anlayacaktık elbette...

   Ruşen, yazıları dikkatlice okudu ve bu bulmacayı çözmesi gerektiğini anladı. Bulmaca, mağaranın derinliklerindeki gizli bir kapıyı açmanın anahtarıydı, ben sizlerin yardımıyla çözdüm ve bir kâğıda yazarak arkasından fırlattım. Bunu fark eden Ruşen etrafına bakındı, sonra kâğıdı açarak okumaya başladı. Bir süre düşündükten sonra, bulmacayı çözdüğünü sanarak gururlandı oysa sizlerin sayesinde çözmüştük neyse ve gizli kapı açıldı. Kapının ardında, eski bir sandık vardı. Ben içimden halaylar çekiyordum hazine bulduk diye, sizlere ayıp olmasın diye içimden çektim… Sandığı açtığında, içinde parlayan bir taş ve bir mektup vardı. İçimden aha dedim “Elmas dolu bir sandık teytey teyde tey”

   Mektup ve bir taş çıktı içinde, bu taşın ormanın derinliklerindeki bir tapınağın anahtarı olduğu yazıyordu, “yok devenin nalı dedim” içimden. Ruşen, bu tapınağı bulmak için yeniden yola koyuldu, ben ve sizlerde peşindeyiz. Ancak, bu sefer yalnız değildi. Bir ara ormanda yere düşen dalların çıtırtısını duydum arkamızda birisi vardı, lakin göremedik, elbet meydana çıkardı dedim içimde, sizler vardınız yanımda korkmaya gerek yok dedim. Ormanın derinliklerinde bizi izleyen gözler vardı. Ruşen ve bizlerde artık bu maceranın sadece bir hazine avı olmadığını, aynı zamanda kendi cesaretimizi ve zekâmızı sınayan bir yolculuk olduğunu anlamaya başladık.

  Ruşen, tapınağa doğru ilerlerken ormanın derinliklerinde bir hareket fark ettik onunla birlikte, hislerimde yanılmamıştık. Bir an durup etrafına bakındı, ancak kimseyi göremedi. Yine de, içgüdüleri ona yalnız olmadığını söylüyordu sanki. Bir süre sonra, ağaçların arasından bir kadın belirdi. Bu, uzun siyah saçları ve keskin bakışlarıyla dikkat çeken bir kadındı. Kadın, Ruşen’e doğru yaklaştı ve kendini tanıttı.

“Merhaba, benim adım Leyla,” dedi kadın. “Bu ormanda ne arıyorsun?”

İçimden sizlerle birlikte ”Sen ne arıyorsun burada tek başına önce onu söyle” diye lakin duyulmadığından boşta kaldı sözüm.

  Ruşen, tabi ki bizlerde Leyla’nın gizemli ve etkileyici duruşundan etkilenmiştik. Ona haritayı ve bulduğu taşın hikâyesini anlattı, çok aceleciydi şimdi sırası mıydı yani? Leyla, Ruşen’in anlattıklarını dikkatle dinledi ve ardından gülümsedi.

“Bu taş, ormanın derinliklerindeki tapınağın anahtarı,” dedi Leyla. “Ancak, tapınağa ulaşmak kolay olmayacak. Ormanın tehlikeleri ve tuzaklarıyla dolu. Sana yardım edebilirim, ama dikkatli olmalısın.” Sanki biz tehlikeli olduğunu bilmiyoruz çokbilmiş Leyla Hanım.

   Ruşen, Leyla’nın yardım teklifini kabul etti. Hep birlikte, tapınağa doğru yola koyulduk. Yol boyunca, Leyla’nın orman hakkında derin bilgisi ve sezgileri, Ruşen’in karşılaştığı zorlukları aşmasına yardımcı oldu haliyle bizlerde bu bilgisinin karşılığında şaşırmadık değil yani! Ancak, Ruşen hala Leyla’nın gerçek niyetlerinden emin değildi. Boş söz söylemekten cambaz olan Ruşen ah, az ağzını sıkı tut… Leyla, gerçekten yardım etmek mi istiyordu, yoksa kendi çıkarları mı vardı? Hepimizde bu merakın içindeydik, az sonra belli olacaktı…

Mehmet Aluç
( Gizemli Orman Yolculuğu-2- başlıklı yazı kul mehmet tarafından 4.08.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu