biliyor musun hayallerin üzerine nasıl kilit vurulduğunu
nasıl bir sürgü çekildiğini
günlerce gecelerce en ufak bir şey yemeden
seninle yaşıyorum
sensizlik içinde senle iç içe
seninle doyuyor
seninle görüyor
seninle konuşuyorum…
biliyor musun hani bazen zaman.
geçer gibi olur ya gökkuşağının altından
bu baharın perdeyi açışıdır, unutulan her renk çıkar sahneye
ve o an şiir gibi bir aşk başlar ve sonra destana döner seninle
yürek tahliye eder duyguları ,kurtarıp prangalardan
silinir yaşanan ne varsa
dünlere saklanan
biliyor musun kimi zaman düşünü hayra yoramayan havva gibi
kimi zaman af dileyerek kırk yıl gözyaşı döken adem gibi
kimi zaman katı bir günaha bulaşmış kaderdi yaşadıklarım
kimi zaman ışık kervanlarının çıngıraklarıyla uyanan seher
kimi zaman ağaçların ,ırmakların konuştuğu rüzgar
kimi zaman çok uzaklarda
bezm-i ezelde gibiyim
biliyor musun sarp yokuşları çıkmak için ödenen bedelleri
hayal vakitlerinden kalma yıkılmış beldeleri
her şehrin bir viranı olduğunu
her derbederin bir semti bulunduğunu
biliyor musun rüzgarların ve denizlerin kesiştiği yerde
yıllardır beli bükük ama dimdik duran bu istanbul sevdalısını
kendisini arkalara itip yerine geçen yeni yetme yeğeni ile
olta balıkçıları arasındaki samimiyetsiz muhabbetlerini
uzaktan kulak kabartarak
gözleri dolu-dolu ama gene aynı vakarla sessizce duruşunu
şimdilerde boğazın ya da marmaranın sularından
kaçıp gelen senden bir damlanın dubaya dokunup
senden selam getirmesi tek avuntum
bu yıl yine sensiz, içime hiç sinmedi üsküdar
ve kız kulesi
biliyor musun peydahlanan gölgeleri
sırrıyla ayna arasında
seninle benim aramda
bir o kadar ince
bir o kadar görünmezliği
biliyor musun giderken son bakışını unutamadım hiç
gökten yıldız düşüyordu
altın salkımlı buğday renkli saçlarına
gözüme çarpıp çarpıp geri dönüyordu
su damlaları gibi serpiliyordu gözyaşların
her bir yana
biliyor musun
bir mavi denizin sahilinden çıkmış gibiydin
duyulası bütün sesleri bastırıyordu hıçkırıkların
fırtına uğultusu, kasırga bulutu ,dağlar parçalayası
bir yanım ruh, bir yanım toprak
bir yanım sevinç ,bir yanım korku
nefes nefese her zerre ayrılıktı
gidişin
biliyor musun bir korkulu rüya sanki
sen de görüyor musun yuvarlanıyorum attığım her adım sonrası
kan revan içinde kalıyor dizlerim
senden biliyorum
tanımadan yalnızlıkları
yoksa bir kibrit çakılır sana ait duyguların köküne
alev sarar anıları çığ gibi
ezber karanlığında pusuların
kör kurşunlar doldurur gecelerin şarjörünü
eyvah işte buydu korkularım, anlıyor musun
külüm soğumadan yak ateşimi
bırakma sakın ellerimi
bırakma ne olursun
redfer
2012