biz hep sevdikçe ölürüz biraz,
huyumuzdur, suyuna gidemediğimiz ırmaklarda boğulmak
ve kendimizi kağıttan bir gemi gibi, sudan sebeplerle batırmak.
ağlamak
ve bunu kimseye çaktırmadan üstelik,
tebessümle, bir ağrıyı göğüs kafesinde kandırmak
hünerimizdir, iyi biliriz; itinayla acı çekmenin usullerini.
biz hep kırıldıkça bütünleşiriz biraz,
parçamızdır, birleşemediğimiz her nesne
ayrık durduğumuz her kentte, çeşitli ölümlere bölünmek
ve hep canlı görünmek, bir fotoğraf pozu gerçeküstücülüğüyle.
beklemek
ve hep gidiyormuş gibi yaparak üstelik,
hiç kimseye hissettirmeden kaldığın yerleri,
bi dünya ağırlığı omuzlamak dilinin ucunda, maharetimizdir
iyi biliriz; titizlikle bir lisanda birçok insan susmayı.
biz hep eksildikçe tamamlanırız biraz,
yörüngemiz "1 eksi sonsuz eşittir nereye kadar giderse" bölme işlemi
ve toplanmaya küs, sonsuz bir çarpma düzlemi.
buyuz biz; umudu ölçüp duran bir hesap cetveli
ve basit bir kaybediş birimi.
yani
insan diyorum güzel kardeşim, insan
hiç kendisini, hiçlikle ölçüp biçmez mi?
ben yaptım, elde var hüsran...