Sesime gel;
Duvarları imgelerinle süslenmiş bir şiirden yazıyorum bu satırları sana
Gözlerinden bir tutam kahve çaldığım için atıldım ben bu şiire
Bakışlarım gözlerine prangalı, saçların kelepçe misali bileklerimde...
Sensizliğe hüküm giymiş bir suçlu suretim,
Sürgün yediğim şiirlerde
Sana seni yazarak aşıyorum korkularımı,
Söyle, hangi ceza yokluğunun eline su dökebilir?
Ve hangi işkence acıtabilir sensizlik kadar?
Düşün sensiz aldığım bir nefes bin kırbaç sırtımda,
Dört duvar arasında tek ses ben,
Korkmuyorum karanlıktan ama ışık yoksa gözlerini göremem!
Söyle hangi mahkum, celladına aşık olur?
Boğazımda idam düğümü, sorsan son dileği;
Sen derim
Beraat sen, özgürlük sen
Aşkta kanun yok, adalet yok!
Affıma ferman gel,
Af çıkmıyor suçuma!
Rastgele atıldım dünya toprağına ben küçücük bir tohum
Yalnızlığa kök saldım
Her gidişinde bir bitiş,
Gel kurudu gönül selim!
Bak ömrümü adadığım;
"Benden sonra..." diye başladığın cümleler devrik.
Bende "senden sonrası" diye bir şey yok.
Ya varsın, ya ben yarım; ya sen bir yar'sın, ya ölürüm yarın!