MEDİNE'YE GİDEN GELİN...........Üçüncü bölüm
Bir sabah facebooku açtığında tepeden tırnağa kapalı bir genç kız resmiyle karşılaştı yaşlı adam. Ve altında şöyle bir not: Babacığım işte bu senin kızın. Önce Rabbıma sonra da sana söz veriyorum bu örtü bir daha başımdan çıkmayacak. Bugünden itibaren namazıma da başladım. Bana dua et lütfen. Sen bana ana oldun, baba oldun hoca oldun. Ne öğrendimse sen öğrettin. Bana insan olduğumu, kul olduğumu müslüman oldumu sen öğrettin. senin hakkını ben ödeyemem. 

 Yaşlı adam ağladı... Ağladı... İki cihan Sultanı'nın şu mübarek sözünü hatırladı"Allah'a yemin ederim ki, senin sayende Allah’ın bir tek kişiye hidayet vermesi senin için, kırmızı develerin olmasından daha hayırlıdır.”  
"Rabbım sana şükürler olsun bu aciz kulunun elinden şu gencecik kızcağıza hidayetler nasip eyledin sana şükürler olsun. Bu benim evladımı tevbesinde daim eyle. Onu dünya ve ahiret sıkıntılarından koru diye” dua etti.  "
 
 -Hayır kızım dedi ben bir şey yapmadım sadece sana tebliğ vazifemi yaptım ki bu da benim kulluk görevimdir. Ben sana hidayet veremem. Hidayeti kalplerin idaresi kendisinde olan Rabbım verir. Demek ki evladım senin özün Hakka doğruymuş kalbinde bir temizlik bir masumiyyetlik varmış ki Rabbım sana bu hidayeti verdi. Bir ömür boyu yaşayıp da o hidayete nail olamayanlar var. Rabbım hidayeti ancak canu gönülden isteyenlere verir. Ben sadece bir sebebim. Sebeblere bağlanıp kalmayalım.... 

 Aradan aylar geçti. Yaşlı şair kızım dediği evladına hep öğütler yazdı ona bilmediklerini öğretti.o artık onun hocasıydı da. Bir gün yine bir mesaj aldı. 
 -Babacığım sana müjde okulum bitiyor bu sene. Okulda Medineli bir gençle tanışmıştık.Gerçi bu tanışma da sayılmaz. Aynı sınıfta okuyoruz. O da doktor olacak. Ailesi Medine'de yaşıyormuş. Çok da zenginlermiş. Babası tıp tahsili için Türkiye'ye göndermiş. Uzun zamandan beri beni takip ediyormuş. Hal ve tavırlarımı çok beğenmiş. Konuşup anlaştık. Ben de O'nu beğendim.Dindar ve güzel ahlaklı bir genç.Onunla nişanlandım. okul bitince beni Medine'ye götürecek orada düğünümüz olacak . 

 Yaşlı adam seviçten ağlıyordu. Kızım dediği evladı Medine'ye gelin gidecekti Bu ne büyük bir saadetti. Resülü'nün şehrine Medine'ye....Hayaller kurmaya başladı şair. Hacca gidiyordu. Kızı orada doktordu. O'nu buluyordu. Evine misafir oluyordu.Haccını yapıyordu. Bu ne büyük bir mutluluktu.Ne tatlı hayallerdi.Yalnız bir şey daha istiyordu. Medine de kalmak, geri dönmemek.O mukaddes beldede hep Resulü'nün yanında kalmak . Ta kıyamete kadar."Rabbım canımı orada al " diye dua ediyordu........
Devamı var.........
( Medine'ye Giden Gelin Üçüncü Bölüm başlıklı yazı Nuri Baş tarafından 29.09.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu