Bir
bardak demli çay…
Çayın
demi; olsa olsa hayatın özü,
Her
yudumda ayrı bir tat,
Farklı
ve derin bir sızı
Ve
belki de henüz söylenmemiş sözü.
Su
kaynar ve ateş ile birleşir tende,
Tıpkı
insan ruhu gibi;
Pişer
sevda ateşinde.
Şeker
tatlıdır elbet,
Lakin
her daim değil,
Bazen
biraz eksiktir,
Bazen
de biraz fazla gelir.
Hayat
da öyle değil mi işte;
Tatlı
ile acı karışır her nefeste,
Her
yudumda saklı bir hikâye,
Her sevincin içine gizlenmiş buruk bir sancı,
Sinsi bir endişe.
Demlenmek
gerek sabırla ve aheste,
Çay
aceleye gelmez,
Tıpkı
hayat gibi işte.
Beklemeyi
bilmezsen,
Yavaş
yavaş demlenemezsen,
Yavan gelir damağa
Ve
hızla yaşayıp koşarsan,
Ruhun
yuvarlanıverir derin boşluğa.
Çayın
rengi koyuysa
Ve
her dem birkaç damla varsa gözünde;
Duygular
yön bulur her bir sözünde,
Hayatın
anlamı saklıdır özünde.
Suyu
fazla koyarsan,
Lüzumsuz
insanlarla boyarsan,
Elbet
bozar her şeyi,
Kronik
bir gönül kırgınlığı,
Alır
götürür içindeki neşeyi.
İki
şekerle tatlanır belki,
Ama
tadın adı sabrında gizli.
Hayat
da böyle değil mi?
Ne
kadar şeker katarsan kat,
Demin
olgunluğuyla
Her
zaman kazanır zaman.
Bardağın
kenarına sinen o buğu,
İçimdeki
hüzün,
Her
daim sessiz ve duru.
Ama
her yudumda bir lezzet vardır yine,
Her
nefeste başka bir mana,
Çayın
sıcağında,
Yaşamın
kışında ve baharında
Hayat
yeniden yeşerir gürül gürül bir sessizlikle.
Her
bardağın sonu gelir yudum yudum,
Belki
ısınmak,
Belki
sığınmak,
Belki
de bir sağanak hüzün
Ve
elbet bir gün,
Her
bardakta yeniden doğar dün.
Çay
deyip geçmemek gerek,
Çoğu
zaman dostça bir muhabbet,
Çaya
benziyor çoğu zaman da hayat,
Her
demde bir hüzün,
Her
yudumda ayrı bir hüsnün.