yıllar boyunca
beni sana anlattım
yıllar boyunca
seni bana anlattım
yıllar boyunca
ince kıvrımlarda
seni okudum
gündüzleri pürüzlü
karanlıkta pürüzsüz
görünüyorsun
hadi hizalayalım
gezegenleri
jüpiter ve venüs gibi…
ışık ve karanlık gibiyiz
ben karanlık
sen ışık tozları
ve
ipeksi siyah saçların
bana zulmü öğretti
aşktan yaptığımız her şeye
sonsuza kadar sahip olduk
bu yüzden artık arzulamıyorum seni
bir kedinin mırıltısı gibi
yankılanan ay melodisinde
higgs parçacıkları ile coşan deniz
ve o esen güz rüzgarı
savurduğun kara
saçların boyunca yıldızların gölgesinde
beni itiyorsun senden ıraklara
seninleyken sensizlikteyim
melankolinin karanlık şehirlerinde
nefretin çığlık attığı sokaklarda
avcıların avlarını sürüklediği
ter kokan loş odalarda
aşk çıplak bir köle
ışık toz gibi düşüyor ıslak gözlerine
ve tüm yerleri kaplıyor göz yaşların
kısık ılık bir sohbet sesi gibi
hafif griye çalan bir beyazlıksın
hep aklımdasın
seni duyuyorum kainatın her nefes alışında
güneş sistemlerinin frekansları gibisin kulağımda
affet artık o sevmediğim
bacakların utanç etrafında oynuyor
affet yoksun bende
bedenin yalan
diz çökmüşsün
geriye doğru
adın ışık sende karanlıksın
artık arzulamıyorum seni
sende sevdiğim her şey
bende yabancı kaldı
parçacıkların bir anda birbirlerini yok ettiği gibi
adın sonsuz boşluklarda senfonik bir titreşim
kayıpsın kuytu ıssız karanlık koridorlarında
kavislerine fısıldayan cümlelerimde
ve zihnimde sen
tektonik plakaların kazıma ve
tıslama sesleri gibsin
seninleyken
gördüm hissettim
nefreti gözlerinde
düşündüm ve düşündüm
düşünsene ışık gözlüm
mercanlar milyonlarca
metreküp resif dikiyor
ve yok oluyor
aynı bizim sevdamız gibi
yitik ve çaresizce
evet senden ışığımdan
bir güzelden
adın bende gizli olsa da
narin yalancı ellerden
bahsediyorum
yüreğimin vurulmasından
gürültülü fırtınalı hisslerden
karkasların sığ nefesinden
bahsediyorum
iç astarlarını savuran
boşluğa tutulan bi kadın
bir kadından bahis ediyorum
gözlerine dokunduğumda
nefesimde ağlamaya başlayan
kadından bahsediyorum
artık sen yoksun şiirde bile
yokluğunda
dikenli dallar arasından geçiyorum
ve belirsizlikte
sonsuza dek kayboluyorum
oysa ki
gizli karanlığın kıvrımlarında
ışık adalarında
yıldız tozu gibi cildime düştün
o ipek saçların ile aklıma düştün
ve
bil ki
bu artık eskimiş bir hikaye
ve senden uzaklara bir ses yönüne
nur gibi parlayan ışığa doğru
gidiyorum ve gidiyorum
sonsuza dek