İkra Diye Başlıyor Her Şey
Peygamberimiz H.Muhammad Mustafa (s.a.v)in hatırasına ithafen
Serinin on dokuzuncu babı

ikra diye başlar 
bir eliftir birleştiren gönüllerimizi 
öğretmek ve öğrenmek adına
adem oluşu eliftir düğümleyen şerha şerha
kaç bin yılın visali
kaç bin yılın yolculuğudur 
elifin hikayesi

acep hangisi daha yücedir 
öğretmen ki muallimdir
öğretmekten öte eğitmektir işi
talimdir

şekil verir, yoğurur
öğrenmeyi talep eder hep
satır satır
harf harf bilgi ister
daha çok ister 
yitik malını arar gibi ister

dünyanın düzeni bu
derin yardan geriye güç bela her bir adım 
hoş kokulu otların üzerine kan ter içinde çöküntüler 
eller dizlerde, nefes nefese
soluğun basıncından ciğerler neredeyse patlayacak 
gözler ufkun boşluğundaki bir noktaya saplı
donakalmış

burası nasıl bir yer
güzel, güzel olmasına dünya
bu güzelliğin içine bu fenalık nasıl sindirilmiş
hayır dünya bir cennet değil
düpedüz cehennem
öğrenilen, anlamı bilinmeyen kelimelerin vahşi yaşanmışlığı
bir bir tecrübe edilen

hepsi de tek bir sözle özetlenebilir
ikranın harflerine sığabilir 
öyle fena ki dünya
içerdiği mana an gelir
elif gibi
harfler de yetmez anlatmaya

ilk, alt ve son kelimelerden azade 
dile gelen
nicel manalar
havanın, suyun, sevginin keşfine çıkmadan evvel
bilinen bir mekandan bilinmeyen bir mekana gidiş
düşülen endişe
her bir boşluk, 
bir başka boşluğa gebe oysa
sızıntılar, hava boşlukları
birbirinin peşi sıra 

hepsi tanıdık
her defasında varım diyen
çarşaf gibi serilmiş bir alem
kendini dönüştürmenin yollarında bulmuş
dönüşte hem hayat, hem ölüm var
dönüşte hem bahar, hem kış yaşar

gökyüzü denize özenmiş 
dalgalarla karşılıyor düşünceleri
yürekler kamaşıyor 
iki kelam etmenin edebi erkanı var
kim bilir Huda'nın 
kimi hangi rüzgarın önüne niye düşüreceğini
susuluyor
dinleniyor
söyleniyor

birbirine uymuyor söylenen ile susulan  
uzadıkça uzarken
içteki cümleler çoğalıyor
tümüyle aradan kalkıyor dıştaki cümleler
yıkanılıyor suskunluğun ışıltılı ırmağında  
suyu öylesine tanımak için 
elif gibi yanmak için
elif gibi dayanmak için

bütün elifler süpürülüyor dudaklardan
bütün duvarlar yıkılıyor yere
bir kervan geliyor tebessüm yüklü 
bulutları parçalı
gözleri güneşe bağlı
gönülleri aşka
gölgeleri suya
dalları rüzgara dalmış

her cihet aydınlık, çiçek, su
sarı buğday başağı
rahmet topluyor
açık yeşilden koyu yeşile 
yaprakları ıslak
ucunda eliften çiçekler

sonra bütün bunlar birbirine
ve dört elif uykusuna bağlanıyor
uçuruluyor  gökyüzüne
bulut yok
rüzgar yok 
ve sonra 
ikra diye başlıyor her şey
yeniden…

*
efendimiz hazret-i muhammed (a.s.m.)
hira'daki ulvi mazhariyetle 
ilahi memuriyetini idrak etmiş 
kutsi risalet vazifesini yüklenmişti

bu ağır vazifenin icapları vardı
onları yerine getirmek lazımdı
efendimiz tek başına bir tarafta
bütün dünya bir tarafta 
ve o, 
umum dünyaya Allah'tan aldığı emirleri 
tebliğ edecekti

Allah resulü, 
dünyalar durdukça insanlığa nur olan vazifesine 
nereden ve nasıl başlamalıydı
durumu evvela en yakını hanımına 
hazret-i hatice'ye anlattı
muhterem  eşi ona tereddütsüz sadakat elini uzattı 
ilk müslüman olma şerefine kavuştu

resul-i ekrem efendimiz, daha sonra 
cebrail (as)'den öğrendiği gibi 
abdest aldırdı 
ve yine  öğrendiği surette 
imam olarak şerefli zevcesine 
iki rekat namaz kıldırdı
efendimizin imam olarak kıldığı ilk namazdı 

hz.hatice'nin iman edip müslüman olması
resul-i ekremi son derece memnun etti
şevkini de arttırdı
artık yeryüzünde davasını tasdik eden 
biri vardı

islama davet ettiği ikinci kişi
yine en yakınlarından biri 
hazret-i ali idi
o, dört beş yaşından beri 
efendimizin terbiyesi altındaydı
eşsiz terbiyenin eseriydi o

bir gün resul-i ekrem efendimizi 
hz. hatice ile namaz kılarken gördü
hayran hayran seyredip 
namaz bitince
nedir bu
diye sordu
 
efendimiz
ey ali, bu Allah'ın seçtiği
beğendiği dindir 
ben seni bir olan Allah'a 
iman etmeye davet ediyorum
insana ne faydası 
ne de zararı dokunmayan 
lat ve uzzaya tapmaktan sakındırırım

hz.ali, bu teklif karşısında 
tatlı çocuk bakışlarını yere dikerek 
bir an durakladı
şöyle söyledi 
benim şimdiye kadar görmediğim
işitmediğim bir şey bu
babam ebu talib'e bir danışayım 

resul-i kibriya efendimiz
henüz davasını 
açıkça ilan etme emrini almış değildi 
bu sebeple hz. ali'yi ikaz etti
ey ali
eğer söylediklerimi yaparsan yap 
yok eğer yapmayacaksan 
gördüğünü, işittiğini gizli tut
kimseye bir şey söyleme

bu ikaz üzerine hazret-i ali
sırrını muhafaza edeceğine söz verdi
düşünerek geçirdi o geceyi 
şafak aydınlığı ile birlikte 
gönlüne de aydınlık doğdu

resulullahın huzuruna çıkarak
Allah, beni yaratırken ebu talib'e sormadı ki
ben de ona niçin gidip kendisine danışayım
ve müslüman oldu hemen
islamla şereflenen ilk çocuktu 
o sırada on yaşında bulunuyordu

iman safında yer almada 
hz. hatice ,hz. aliyi 
efendimizin  evlatlık edindiği 
zeyd bin harise (r.a.) takip etti

artık, efendimizden ayrılmıyor 
ibadetlerini onunla birlikte ifa ediyorlardı
hazret-i ali, zaman zaman 
resul-i ekremle birlikte kabe'ye gider
orada namaz kılarlardı

bir müddet sonra  peygamber efendimiz
hazret-i ali ile namazlarını 
kırlarda vadilerde eda ettiler

hazret-i ali'nin bu hali
anne ve babasının endişe sevk etti  
annesi fatıma hatun fazlasıyla korkuya kapıldı

ebu talip bir gün 
resul-i ekrem efendimizle 
hz. ali'yi
mekke'nin bir vadisinde 
namaz kılarken buldu

fahr-i kainat'a
ey kardeşimin oğlu 
bu din nasıl dindir

efendimiz
ey amca doğru yola davet edeceklerimin 
bu davete koşması gerekenlerin 
başında sen varsın 
sen buna herkesten daha çok layıksın
putlara tapmaktan vazgeç 
ve bir Allah'a iman et 
diye teklifte bulundu

ebu talip,
ben, eski dinimden ayrılamam fakat
sen üzerinde bulunduğun dinde devam et
Allah'a yemin ederim ki
ben sağ kaldıkça
yapmak istediğini tamamlayıncaya kadar 
kimse sana el uzatamaz

sonra da oğlu ali'ye döndü 
oğulcağızım
senin üzerinde bulunduğun bu din nedir

hz. ali
babacığım 
ben, Allah'a ve O’nun resulüne iman  
Allah'tan getirdiklerini tasdik ettim
ona uydum 
onunla birlikte namaz kıldım

ebu talip 
ey oğlum
amcan oğlunun dinine isteyerek girmek yaraşır sana
o, seni hayra davet eder ancak
ona itaat et.

ve böylece
hem resul-i ekrem efendimizi
hem de hz. ali'yi sevindirdi 

ebu talip eve döndü
hanımı fatıma hatun hiddetle
nerede oğlun 
hizmetçim, ciyad mevkiinde onu 
muhammed'le birlikte namaz kılarken görmüş
oğlunun dinini değiştirmesini 
uygun görüyor musun

ebu talip
sus…Allah aşkına  
Vallahi, amcasının oğluna arka çıkmak 
yardımcı olmak
elbette herkesten çok ona yakışır
telaş ve endişeye mahal yok

eğer nefsim..
abdülmüttalib'in dinini bırakmak hususunda 
bana itaat etmiş olsaydı
ben de muhammed'e tabi olurdum
çünkü, o halimdir
çünkü o,emindir
çünkü o,tahirdir

redfer





( İkra Diye Başlıyor Her Şey başlıklı yazı redfer tarafından 17.10.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu