Göğün haresiydin belki de…
Yok, yok, yalnızlığın hanesi bir
ruhta saklı iken var yok:
Yokluğun şeceresindeki o gizin
tahayyül edilesinden de öte sevginin ihtişamı ve sessizce beklediğim kulağım
kapıda ruhum askıda yürekse Araf’ta saklı…
Bir koşu geldiğim seninse yolumu
g/özlediğim.
Bir hışım değil asla hüzün yüklü
hayallerimin, varamadığım son durağında sevginin.
Küpeştesi idin ömrü ve kurada çıkan
bir hediye gibi nemalandığım gök gözlerin azat edilesi bir kuş da değil bir
kurşun ağırlığında hiç değil bilakis kuş gibi hafiflediğim aldığın her nefes
belki de son birkaç yıldır alamadığın nefes set çekmişken önüne nefsime aldırış
etmeden nefes nefese koştuğum dik yokuşun başında ruhuma selam çakan özlemimi
dindiren ve göğün en metruk bulutunda dahi saklı iken sevgi ve mutluluk
ulaşılası bir yaka arz eden.
Komplimanlar yağdıran kırlangıçlar
misal…
Konfetilerin süslediği bir yılbaşı
ağacı…
Kusursuz bir sevginin de en yalın en
masum hali şimdimde sen dünümde hep sen yarınlarımda da arzu ettiğim elbet alıp
da ver diye nefesini göklere s/üzülen ruhum bedenimse yangın yeri ve tutuklu
kalbim en çok da iman gücümün enginliğinde sadece seni ve kendimi hayal
ettiğim.
Bir takkem vardı ki alıp da başımdan
önüme koyduğum.
Bir teknem vardı ki çürüyen ve delik
dibiyle dahi olsa su alsa bile enginlere kucak açtığım…
Ve de yüreğim öyle bir tekke ki,
canım annem Rabbimin sayesinde renklerin de hizasında saklı bir resmi
dillendiren aralıksız sana ve gök gözlerine şiirler yazdığım…
Yağmalanmış iken öncem.
Yansa da ruhum kordan bir ateşe
tekabül eden.
Yorsa da hayat.
El yordamı bir masal bir şiir derken
bir umut bir de niyazım eşlik eden.
Gitme sen yeter ki gitme…
Her gidişinin de olsun dönüşü ve
cennetim ve bakiyem ve ruhumu ısıtan sesinle kıyama durduğum Hakkın
Penceresinde doğan yeni güne ve umuda bandığım kadar hislerimi.
Bilmezken ne olacağını.
Bile bile de paye verdiğim cihan.
Bilindik ne varsa unuttuğum ve
bilmedikleri bilediğim bir cetvel ya da kesici bir alet ve işte sabrımla
asırlar aştığım şükrümle Rabbime yaklaştığım ve seyyah gölgemden dahi medet
ummazken ve ummanlarda saklı iken hidayetin hayaline yakın durduğum şafağım ve
ruhumun şakağına dayadığım şu yaralı kalemim kırsam bile yeniden yazdığım ölsem
bile defalarca doğduğum aslında bir ömür, senin beni defalarca doğurduğun.
Kıblemsin.
Kasidem.
Kirvemsin sözcüklerse muadilim.
Kınalı kuzum ve ruhumun nakkaşı
sözcüklerin uzantısında saklı iken o esen rüzgârı tutup da elinden sana
sunduğum bir çiçek gibi ve bir dua ve teskin edici bir özlemi alıp da önüne
serdiğim duygulardan çıktığım yolda sınandığıma delalet yaşadığım ve de
birlikte yaşadığımız ne varsa onca acının da saf tuttuğu yine de şükre
doymadığım sabrıma delalet uzun kara gecelerin de yüzü suyu hürmetine doğacak
yeni günün ve selametin peşinde.
Hızımda saklı sırlar.
Bazen ağırdan aldığım…
Gizemi evrenin çelişen yüreğim çalım
atan nice yalanın uzağında gerçekle hayali sırdaş eyleyip sil baştan hayatlar
ördüğüm ve gördüğüm görmediğim ne ise sadece kendimi Rabbime teslim edip O’nun
emaneti olmamla ilintili yoktan var eden yüce Varlığında saklı nice mucizeyi ve
nice hayali ve de tevafuk bildiğim tüm gizemi tek solukta içime çektiğim.
Kırık bir mendirek.
Kırgın bir yürek ya da…
Kırılası tabular ve putlar ve işte
isyanım karanlığa.
Kusursuz olmadığım kadar yaşarken de
kusur etmeden bir bir gerçek kılmak adına.
Hazanla örtüşen yüreğim.
Hüzün ertesi içtiğim o acı şerbeti.
Mukayese etmeden dünü günümden sarkan
bir ipte salındığım kadar hayallerin salıncağında.
Her müşküle düştüğümde verdiğim
meşgule elbet yine ve sadece kendime…
Ve de minnet etmeden bir Allah’ın
kuluna.
Sabır teknem ve gönül tekkem…
Ruhuma da eşlik eden kara kaplı
defterim ve kalemim.
Azalsam da çoğalsam da tamah etmeden
dünyanın malına mülküne ve işte çalan o siren sesleri yeter ki uzak olsun
hanemize.
Anne olmasam bile seninle anneliği
tattığım ve de gözümden esirgediğim kadar ruhumu da hafifleten Rabbimin bana
verdiği tesellide tecelli edecektir de İnşallah nice söz sana verdiğim senin de
bana yeter ki sönmesin ışığın anne ve de solmasın feri gözlerinin sen ki
neferim; sen ki sağdıcım; sen ki tüm güzellikleri ve umudu ve sevmeyi bana
öğreten ilk öğretmenim…