
Ortak
Değerlerin Farkında Olmak
Nedir ortak değerlerimiz? Ortak
değerlerimizin neler olduğunu bilmek ayrı bir konu, ortak değerlerimizi yaşayıp
yaşatmak ayrı bir mevzudur. Ortak değerlerimiz sadece dilde güzel görünüyorsa
onun adına ortak değer denilmez. Dildeki ortaklık denir. Aslolan bu
değerlerimizin bir ulusu ayakta tuttuğunun farkına varmak, bir sevgili gibi
sımsıkı sarılmayı gerektirir.
Vatan ve bayrak sevgisi, millet
kavramı ve sevgisi. Tarih bilinci ve sahiplenme. Tasada ve kederde bir olabilme.
Dil ve din birlikteliği. Yardımseverlik ve farklı kültürlere saygı kültürü.
Milli ve dini günlerde bir olabilme kültürü…
İşte tüm bu güzel unsurlar, bir
milleti ayakta tutan en güçlü unsurlardır. Bu unsurlar öyle güçlüdür ki, her
türlü saldırıyı ve musibeti def eder. Kardeşlik ruhunun bizatihi kendisidir.
Dış mihraklar, tarihin her döneminde
bir ulusu çökertmek istediğinde o ülkede yaşayan insanları etnik, dini ve
kültürel yönden ayrıştırmaya çalışır. Hedefine aldığı ülkenin tüm nimetlerine
çöreklenip, ülkeyi yağmalamak ve kukla yöneticiler aracılığı ile sömürge
durumuna düşürmektir.
Bir ülkede farklı kültürler olabilir.
Önemli olan her kültür, bir başka kültüre saygı duy-malı, onu asla
dışlamamalıdır. Üst kimlikte bir olabilmek anlayışını yüreğimizin en na-dide köşesinde
yaşatmalıyız. Bu vatanda yaşayanlar, kendi gibi düşünmeyen, kendi gibi inanmayan
ve kendi milliyetinden olmayanlara karşı dış mihraklı kışkırtmalara karşı çok
dikkatli olmak zorundadır. Geçmiş dönemlerde insanlarımızı Alevi-Sünni, Türk ve
Kürt diye birbirine kırdırmak istemişlerdi. Sağ-sol terörünün planlayıcıları da
onlardı.
Hemhal olmak! Bu benim için çok
değerli bir sözdür. Başka kültürler içerisinde olmak insana ne kaybettirir, ne
kazandırır? Bir Sünni, bir cem evine gidip ziyaret ettiğinde ne kaybetmiş olur?
Esasında kaybettiği bir şey yoktur, aksine kazandığı çok şey vardır. Cem evine gitmekle
alevi olunmayacağına göre bunda çekinecek bir durum yoktur. Bir alevi yurttaş,
camiye gittiğinde Aleviliğinden ne kaybeder? Hiçbir şey kaybetmez. Kazancı çoktur
aslında. Çünkü birlikteliği güçlenmiştir. Nevruz bayramları Türklerin de Kürt
kardeşlerimizin de tarihten gelen bayramıdır. Baharın müjdesini neden birlikte kutlamayalım?
Neden birlikte demir dövmeyelim, ateş yakıp şölen yapmayalım?
Dini ve milli bayramlarımızı ırk ve
mezhep ayırımı yapmadan birlikte kutlasak ne kaybederiz acaba? Kaybedeceğimiz hiçbir
şeyimiz yoktur. Kazancımız vardır aslında. Birlik ruhunu güçlendiririz. Değerlerimizden
hiçbir şey kaybetmeyiz. Farklı kimliklerde olan yurttaşlarımız günlük konuşmalarında
ana dillerini özgürce kullansalar ne kaybederler? Hiçbir şey kaybetmezler,
aksine birlik ruhunu güçlendirirler.
Kimlik ve mezhebi farklılıkları bir
tarafa bırakıp, bu aziz vatanımızın şanına yakışacak birlik ruhuyla bir arada
yaşamanın keyfini çıkarırken, bizi bölüp, birbirimize düşman etmek isteyenlerin
de sinsi planlarını yırtıp atmış oluruz. O hainler vermedi bize bu vatanı. Bu
aziz vatanımızı, atalarımız omuz omuza vererek kurtardılar, hem de yedi düvele
karşı, bunu unutmayalım.
Şunu asla unutmayalım; emperyalist
batı, ülkemizi ele geçirmek ve sömürgeleştirmek için kullanışlı ajanlarını
örgütleyip hem siyasete, hem ticarete, hem sivil toplum örgütlerine yerleştirir.
Bu icazetli kuklalar, görevleri icabı bizden görünürler. Milli ve dini duygularımızı
daima ön planda tutarlar. Teklifleri, eserleri, siyasi mücadeleleriyle milli görünürler.
Kimisi Siyonist’tir, kimisi masondur!
Bu makaleyi yazmamdaki asıl gaye, Ortadoğu’da
gelişen ve Suriye rejiminin yıkılmasıdır. Batının şer ittifakı, uzun yıllar
boyu Büyük İsrail Devleti kurmanın hayalini kuruyor-lardı. Siyonist İsrail,
arkasına aldığı batı merkezli güçler ile hedefine ulaşmak üzere. BOP denilen
projede Türkiye’mizin de adı geçmektedir. Ülkemizde kader birliği yaptığımız hangi
milliyetten olursa olsun bu tür Siyonist oyunlara inanıp ayrı bir devlet hayali
kurmayalım. Batı her zaman yaptığını yapıyor! Devletçikler kuruyor ama o
devletçiği yönetenleri de bizzat kendisi belirliyor! Böyle çakma bir devlete ya
da devletçiğe milli devlet denilebilir mi?
Etrafımızı saran bu alevi görüp, aklıselim
düşünme vakti. Kandırılma zamanı değil, uyu-ma zamanı hiç değil. Aksine uyanık
ve tedbirli olma vaktidir. Filistin, Suriye, Libya, Irak ve körfez ülkelerin
haline baktığımızda batılı Siyonistlerin niyetlerini anlayabilir, kuklalarını da
görebiliriz. Batılı emperyalist ülkeler, Sevr ile alamadıkları ülkemizi böyle aşağılık
tuzaklarla almaya çalışıyorlar.