Bir parka girdiğimde, emekli bir hocamızın daveti üzerine
masasına oturdum. Masada O’ndan başka, O’nun iki arkadaşı daha oturuyordu. Ben
onlarla tanışmıyordum ve tanıştık. Sohbete girdik. Bunların hepsi de,
ben hariç, üst düzey emekli eğitimcilerdi; Prof., doçent vs. Hatta
dekanlık yapmış olan da vardı... Yaşça da en küçükleri altmışında olan,
sonradan aramıza katılan bir bayan profesör hocamız ile bendim!
Sohbet zenginleşerek devam ediyordu. Yavaş yavaş ideolojik
ve siyasi fikirler de belirmeye başladı tabii. Bense, kültür ve sanatın olduğu
ortamlarda siyasi ve ideolojik sohbetlerden uzak dururum. Hele de tanımadığım
kişilerin olduğu ortamlarda… Çünkü siyaset ve ideoloji toplumu bölen
argümanların başında geliyordu. Ama sadece kültürün konuşulduğu ortamlar birleştiriyor.
Toplumsal sorunları konuşurken bir ara bayan hocamız; ben
öğrencilerime “siz yalakasınız” diyorum. Her defasında sınıfa girdiğimde “siz
yalakasınız” diyorum onlara, diyerek tekrarlıyor. Diğer hocalarımız da ben
hariç, gülümseyerek onun gözüne bakıyoruz. Tabii O’da bizi dikkatlice göz
ucuyla izliyordu. İki, üç tekrarının ardından diğerleri ise “koyun, koyun” diye
O’na destek vererek bir de gülüştüler, tabii ben yine hariç. Bayan hoca “bir
ara öğrencimin biri bana” evet, evet hocam biz yalakayız, dedi, diyor…! Ve hocamız,
öğrencisinin onu bu şekilde destekler ifadesinden baya hoşlanmış görünüyordu.
Sonra O da diğer hocaların kendisini destekleyen “koyun” ifadesine
katılarak “evet, bu toplum koyun” dedi! Üstelik bayan hocamız beni tanımıyordu
bile, orada tanışmıştık, belki basından tanıyor
olabilirdi…!
Değerli okurlarım, şimdi buna herhangi bir yorum getirmeme
gerek var mı sizce?! Yorum zaten ortada değil? Hem de bir konferans konusu ve
süresi olabilecek kadar!
Biz toplum olarak, nasıl bir demokrasi istiyoruz, hangi
demokrasiye kavuşacağız, hangisini özlüyoruz, bu şekilde nasıl
kavuşacağız?
Kendi siyasi ve ideolojik düşüncesinde olmayanlara karşı
bakışlarına bakar mısınız? Aslında ben, buna rağmen, gençlerimizden çok daha
umutluyum biliyor musunuz!? Öğrencimiz O’na harika bir cevapla tokadı medenice
patlatmış da O, hâlâ bunun farkında bile değildi…! Olamayacak kadar da
“okumuş cahil” yani.
Biz, bir de kalkar eğitim sisteminin kötü olduğundan
bahsederiz. Ben de dahil. Ama ben artık kararımı değiştirdim, eğitim sistemimiz
değil eğitimcilerimiz bozukmuş. Eğer dağda çobanlık yaparken kitap elinde
dolaşan bir gencimiz; üniversiteyi, dershane ve öğretmensizliğe rağmen kazanıyor
ve örgün, öğretmenli ve de dershaneli okuyanlar üniversiteye giremiyorsa bu da
buna ikinci bir delil olsa gerek.
(Mümin
Sağlam)