Hikaye / Fantazi Hikayeleri

Eklenme Tarihi : 13.01.2025
Okunma Sayısı : 183
Yorum Sayısı : 13
Gerilim,dehşet, Vahşet, Hüzün, Aşk Ve Komedi. 1. Bölüm.
GERİLİM,DEHŞET, VAHŞET, HÜZÜN, AŞK VE KOMEDİ. 1. BÖLÜM.
Hayatta en gıcık olduğum şeydir tam tuvaletteyken telefonumun çalması. O yüzden bir sürü cep telefonum tuvalete düşüp bir daha kullanılamayacak hale gelmiştir. Ama şimdi yine çalıyordu. ‘’Çalsın dursun açmayacağım’’ Dedim ama ısrarla çalıyordu. Belli ki arayan her kimse acil bir durum vardı.
Bir taraftan dizlerinize kadar indirmiş olduğunuz pantolonunuzun ceplerinde cep telefonu aramak, öte taraftan def-i hacet eylemek ne kadar zordur tahmin edemezsiniz eğer yaşamamışsanız.
Neyse, zar zor buldum telefonu. Baktım benim eski hatun arıyor. Ulan zaten kabızım, resmen inliyorum tuvalette, şimdi bu salak karı ben bu haldeyken niçin arıyor ki. Öfkeyle açma tuşuna dokunup daha o bir şey demeden parladım:
- Ulan Şayeste…Ne var ulan sabah sabah. Bi ağız tadıyla def-ihacet edemeyecek miyim senin yüzünden? Boşandıktan sonra bile adama çektirmek için özel kurs filan mı aldın sen?
Karşı taraftan acayip bir ses:
-Tuluat Beyle mi görüşüyorum?
Allaaaaahhh. Cinlerim tepeme çıktı. Hem telefon eden bir erkek hem de bana Talat diyeceğine dalga geçer gibi Tuluat Bey diyor.
-Ulan bana bak soytarı. Oraya gelirsem gösteririm sana tuluatı. Kimsin lan sen?
-Ben İstanbul Asayiş Şubeden Baş komiser Sipahi. Tuluat Beyle mi görüşüyorum.
Haydaaa. Adam komisermiş yahu. Bunlarla ters gitmek olmaz. Ama dedim ya kabızım. Canım burnumda.
-Bana bak Süvari ya da Sürahi her kimsen. Benim adım Tuluat değil. Talat. Hem benim eski eşimin telefonunun sende ne işi var?
-Lütfen atarlanmayın beyefendi. Telefonda adınız ‘’Eski Eş Tuluat’’ diye kayıtlıysa benim suçum ne?
Ulan vay namussuz karı vay. Adımı Tuluat diye kaydetmiş demek ki telefonuna.
-Tamam komiserim orayı anladım da o telefonun sizde ne işi var?
-Onu buraya geldiğinizde anlatacağım.
-Nereye geldiğimde?
-Adli tıp morgunu biliyorsunuz değil mi?
-Sultanahmet’teydi sanırım değil mi?
-Evet..Sultanahmet Köftecisinin hemen yakınlarında.
-Haaa anladım. Beni köfte yemeye davet ediyorsunuz. Çok teşekkür ederim ama hâlâ eski eşimin telefonu niçin sizde anlayamadım.
Adam kızdı galiba.
-Kardeşim ne köftesi? Ben burada paramparça olmuş bir cesedin başındayım, sen bana köfte yemekten bahsediyorsun. Haydi tepemin tasını attırma da acele morga gel.
Parçalanmış ceset mi? Ulan yoksa? Yoksa bu Şayeste mi?
-Pardon komiserim. Yanlış duymadıysam parçalanmış bir ceset dediniz değil mi? Ölmüş mü rahmetli?
-Oğlum sen manyak mısın? Parçalanmış ulan. Parçalanmış. Kafa kol, bacaklar gövde hepsi ayrı parçalar haline getirilmiş. Sence yaşaması mümkün mü?
Hayret…İki saattir tuvaletteyim ama kabızlık mabızlık kalmadı birden. Pantolonumu yukarı çekip zar zor fermuarı da kapattıktan sonra cevap verdim
-Öyle demeyin komiserim. Allah'tan ümit kesilmez.
Komiser daha da kızdı galiba.
-Yahu ölmüş işte ölmüüüüşşşş. Yani ümit filan kalmamış.
- Tamam komiserim ya. Kızmayın. Ama bu arada lafı gargaraya getirip eski eşimin telefonunun niçin sizde olduğu sorusunu unuttuğumu sanmayın. Hakket o telefon niçin sizde?
Bu sefer hepten çıldırdı
-Ulan deyno. Hâla anlamadın mı? Bu parçalanan karı, pardon parçalanan hanımefendi senin eski eşin olabilir. Cesedin yanında bir telefon bulduk. Karıştırdığımızda ulaşabildiklerimizin hiç biri İstanbul’da değildi. Bir sen İstanbul’dasın. Atla gel de bir bak bakalım bu senin eski eşin mi?
-Atla mı gelmem gerekiyor?
-Ulan bana bak…Neyse… Bir şekilde acele buraya gel de neyle gelirsen gel. Gel bak bakalım bu ceset senin eski eşin mi?
-Hımmm. Gelmeme gerek yok o zaman. Şayeste değildir kesinlikle.
-Allah Allahhhh. Çattık belaya yahu. Kardeşim cesedi görmeden nasıl bilirisin?
- Komiserim. Kötüler ölmez. Kesin o değildir. Ama yine de hatırın için gelip bir bakayım. Çünkü hâlâ aydınlığa kavuşturamadığımız bir sorunumuz var: Benim eski eşimin telefonunun sizde ne işi var?
Komiser Sipahi ‘’ hıııırrrr’’ mı dedi, yoksa at gibi kişnedi mi pek anlayamadım ama acayip bir ses çıkardığı kesindi. Hemen iki bardak çay, biraz galeta atıştırıp üzerine bir de sigara yakıp normal ayarlarıma döndükten sonra bu asabi komiserle buluşmak üzere yola çıktım.
O gün hava olabildiğince güzeldi. Kafamı gökyüzüne kaldırdığımda bembeyaz bulutlarla kaplı olduğunu gördüm. Evet şu Sirrus. Hemen yanındaki Sirrokümülüs bulutları, az ilerisinde de Altokümülüsler sıralanmış. Oh beee yaşamak güzel şey. Her taraf hanımeli kokuyor. Bazıları belli ki fabrika işçisi, elleri makine yağı kokuyor. Şu hanımın eli de soğan kokuyor. Büyük ihtimalle ya aşçıdır ya da pasaklı bir ev kadını. Doğanın tüm kokularını içime çekiyorum ama namussuz Doğan egzos kokusunu çok fazla saldı. Bu haliyle muayeneden nasıl geçer Allah bilir. Hem Doğan mı kaldı be yavrum. Paraya kıyıp daha modelli bir araba alsana.
Etrafımda ne var ne yok her şeyi dikkatle inceleyerek Üsküdar’a varıyorum. Vapura bindiğim anda martılar sarıyor her tarafı. Daha doğrusu çığlık çığlığa benim bindiğim vapurdan uzaklaşıyorlar. Uzun zamandır hep böyle. Ne zaman vapura binsem tüm martılar vapurdan metrelerce uzağa kanat açıyorlar. Sanırım bir keresinde martıya simit atma olayını yanlış anladığım ve onlara can simidi atıp iki tanesinin telef olmasına sebep olduğum için olsa gerek.
Eminönü’ne geliyorum nihayet. Oradan bir tramvaya atlayıp Sultanahmet’e çıkacağım. Daha doğrusu Gülhane Parkının oraya.
Ahhh Gülhane Parkı aaahhh. Ne çok hatıralarım gizli sende…
Tam parkın önünde yine telefonum çaldı. Arayan komiser Sipahi.
-Alooo Beyefendi nerede kaldınız?
-Geliyorum yahu. Bu ne acele?
-Beyefendi bir an önce gelin de şu kimlik tespit etme işini halledelim.
-Komiserim. Meftanın bir yere kıpırdayacak hali yok değil mi? Morgda olduğuna göre kokması ya da kaçması diye bir şey de söz konusu değil. O halde az daha beklesin. Hazır buraya kadar gelmişken ben şöyle bir parka uğrayım sonra gelirim.
Yok bu sefer resmen kızdı. Çünkü biiip li sözler söylemeye başladı. Valla hiç kimsenin nazını çekecek halde değilim. Mutlaka parka girmem lazım. Çünkü Şayeste ile ilk kez burada…
Aman Allah’ım işte şurası göz göze geldiğimiz yer…Şurası söyleşip güldüğümüz yer…Şurası baş başa kaldığımz yer…Buralara sık sık gelişim ondan.
İyi de ben buralara sık sık gelmiyorum ki. Hay Allah’ım yaaa. Tabiii Gülhane Parkı değildi, Yıldız Parkıydı o. Boşu boşuna bekletiyorum Komiser Sipahi’yi. En iyisi morga gideyim ben.
Parkın önündeki mısırcıdan bir közlenmiş mısır aldım ve ağzımda közde mısırın o kendine has nefis tadı, dilimde buruk bir aşk şarkısıyla Morgun kapısı önüne geldim
‘’ Misiri guruttun mi, ambarda duruttin mi? Nenen çarik giyerdi, bunlari unuttun mi?’’
Kapıdaki polis memuru merakla sordu?
-Anlamadım. Neyi unuttum mu?
-Mısır’ın başına gelenleri diyorum. Asla unutmamak lazım. Eğer dikkatli olmazsak ülke olarak bizim de başımıza gelebilir.
Polis memurunun gözleri açıldı kocaman kocaman.
-Amca ne diyorsun sen Allah'ını seversen? Hem ne işin var morgda? Burası dingonun ahırı mı?
-Valla evlat aslında ben de dedim sizin komisere ‘’ O Şayeste değildir’’ Diye ama tutturdu ille de gel diye.
-Seni baş komiserim Sipahi mi çağırdı?
-Evet.
- O zaman hiç durma buralarda hemen içeri gir. Valla öfkeden burnundan soluyor.
Merakla sordum.
- Öfkeli olmadığı zaman neresinden soluyor?
Allah’ım Ya Rabbim yaaa. Bu polis teşkilatı hep mi böyle asabi yoksa asabi olanları bana mı çattı bu gün. Bu da sinirlendi ve ‘’ De get lan’’ deyip bana eliyle komiser Sipahi’nin olduğu odayı gösterdi.
Odanın kapısın açtım ki Aman Allah'ımmm
***********
Ahan da böyle en heyecanlı yerinde keserim
( Gerilim,dehşet, Vahşet, Hüzün, Aşk Ve Komedi. 1. Bölüm. başlıklı yazı Sami Biber tarafından 13.01.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu