Dün yapılan yemin
töreninin ardından ABD’nin 47. Başkanı göreve başladı. Yeni başkanın
planlarından biri de Mars’a astronot göndermektir. Hem ABD hem de AB, daha önce
Mars’a robotlar gönderip bu gezegeni çok yönlü bir şekilde araştırdılar.
Robotlardan gelen bilgiler, bilim insanları tarafından değerlendirilmiştir.
Başkanın planları sayesinde Mars araştırmalarında çıta yükseltilmiş oldu. Plan
çerçevesinde, 4 yıl boyunca, yani 48. Başkan göreve başlayana kadar yüzlerce,
belki de binlerce bilim insanı, Mars’a yolculuğun gerçekleşmesi için yoğun bir
şekilde çalışacak.
Peki, birileri Mars’a
yolculuğu araştırırken biz neler yapacağız?
Yan yana koymak istedim.
Bizim de elbette birçok
planımız ve projemiz var. Bilim insanlarımız, geceyi gündüze katıp bazı
projeleri hayata geçirmek için büyük bir özveriyle çalışacaklar. Ancak, ileriye
dönük plan ve projelerin yanı sıra çözüm bekleyen kemikleşmiş sorunlarımız da bulunmaktadır.
Bu sorunları enine boyuna tartışacağız. Belki bir gün çözeceğiz, çünkü
kemikleşmişse çözülemez diye bir kaide yok elbette.
Kemikleşmiş
sorunlarımızdan biri de sokak köpekleridir. Sokak köpeklerinin sayısı hızla
artmaktadır. Bu konu üzerinde usta gazeteci-yazar Fuat Uğur birçok yazı
yazmıştır; okunmasını tavsiye ederim. Sorun kısaca şu ki sokak köpekleri,
yüzlerce vatandaşı parçalayarak öldürmüş, binlercesini ağır bir şekilde
yaralamıştır. Sokak köpeklerinden kaynaklanan trafik kazalarının yanı sıra
hastalıklar da görülmektedir. Buna rağmen bu sorun hâlâ çözülememiştir. En az
sokak köpekleri kadar tehlikeli olan başka yaratıklar da var: itperestler!
İnsanlar parçalanmış, ölmüş, ağır yaralanmış, psikolojileri bozulmuş,
hastalıklar yayılmış; ama itperestlerin umurunda değil. Tek dertleri, sokak
köpekleri üzerinden kazandıkları parayı artırmaktır. Belediyelerin topladığı
köpek barınaklarına baskın yapıp köpekleri salıveren itperestler, aslında haklı
olabilir. O barınakta onların tutulması gerekmektedir!
Birileri Mars’a nasıl
gidileceğini araştırabilir; bu bizi ilgilendirmez. Bizim sokak köpekleri gibi
çok önemli ve öncelikli sorunlarımız var. Bu sorunu çözmeden önce her yönüyle
tartışmalıyız, hiç acelemiz yok!
Kemikleşmiş
sorunlarımızdan biri de yaşanan facialardan kimin sorumlu olduğudur. Her
faciadan sonra kimlerin sorumlu olduğu enine boyuna tartışılır; ama sorun hâlâ
çözülememiştir. Yoksa temcit pilavı gibi tekrar tekrar gündeme gelmezdi. Sahi,
Bolu’daki otelde yaşanan faciadan kim sorumlu? Bilen var mı? Bu ara, Bolu’daki
faciada hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır
diliyorum. Yaralılara da acil şifalar dilerim.
Son açıklanan rakamlara
göre, otel yangınında 76 kişi hayatını kaybetmiş. Bu canların hesabını kim
verecek? Otel sahibi mi, belediye yetkilileri mi yoksa Turizm Bakanlığı mı?
50 bin vatandaşımızı
kaybettiğimiz Kahramanmaraş merkezli depremden sonra da günlerce sorumlular
tartışılmıştı. Demek ki facialarda kimin sorumlu olduğu hâlâ çözülememiştir.
Aksi takdirde televizyon kanalları koro halinde sorumlu avına çıkmazdı.
Nerde kalmıştık?
Birileri Mars’a gitmekle
ilgilenebilir; ama biz önce facialarda kimin sorumlu olduğunu da çözelim.
Mars’ı sonra düşünürüz; şimdi sırası değil!
Abdullah Konuksever