Geride kaldı güzel günlerimiz,
Kerpiçten evlerimiz.
Sobada çatırdayan tezek sesi eşliğinde,
Birbirinden güzel sohbetlerimiz.
Toplanmışken etrafına bir sobanın,
Başlardı koyu sohbetlere,
Birbirinden degerli büyüklerimiz...
Hele bir de bayram akşamları vardı,
Yastık altında saklanırdı, şekerleme poşetlerimiz.
Yanı başımızda serili olurdu,
Ütülü rengarenk elbiselerimiz,
Kırmızı kazak, siyah pantolon, mavi ceket,
Herkes en güzel olmak için yarışırdı.
Ne tatlı bir yarıştı,
Ne güzel heyecandı,
O günlerde yaşadığımız...
Ah o eski günlerimiz,
Bir mandalina diliminden almak için,
Babamızın ilçeden dönüşünü gözlerdi gözlerimiz.
Köy servisi belirdi mi öteden,
Yüzümüzden okunurdu sevincimiz.
Bir de çarıktan ayakkabılarımız olurdu,
Fukara Tanca'sı ayakkabılarımız.
Nasıl da özenle siler,
Mutlu mutlu giyerdik.
Mahalle maçlarımız olurdu,
Şampiyonlar liginden heyecanlı.
Direkten değil, taştan idi kalelerimiz,
Tartışırken gol mü değil mi diye,
Nasıl da heyecanla atışırdık.
Paranın olmadığı,
Açlığın kök saldığı dönemlerdi.
Ama,
Huzurun en üst saflarıydı,
O eskiden yaşadıklarımız.
Ah o eski günlerimiz,
Ahh...