Muhteris bir renkti karanın
karanlığında
demlenen geceye hasreti gün ışığının
nimeti iken beyaza tekabül eden
o devrik sancı ve atıl bir gezegen
gibi
karanlığın gözünden düşen yaşı
tek görendi şair
en çok da yasının müdavimi iklimsiz
bir şecereye
eşlik eden mağdur sözcükler
kınında kalem
kanı çekilen denizin öfkesi
arşınladığı dehlizin niyeti
asılı kaldığı kadar karanlığın
dökümlü eteklerinde çözülen nidalar
düğümler
algının sonlandığı ufku dahi delip
geçerken sevgi
ve iman
elbet karanlığın da sonlanacağı
olmamalıydı
bir kaygı bir algı eşiği
dibe vuran cihan densiz rüzgâr
candan giden canı cananı hasretle
anan
şairin kılıcı kalem kaidesi kalesi
kalburüstü duyguların
haznesinde saklı iken sevginin umudun
albenisi
ve r/eşit kılınırcasına şiir
emsalsiz bir yoğunlukta sürdüğü kadar
şair,
hem yüreğin hem evrenin gizini
ansızın infilak eden gök gibi boşalan
âdeta gökten ve şairin yüreğinden
korunaklı bir iklim babında
şair nasıl ki rest çekmişti acımasız
asalak ruhlara
ve kine ve kibre
alabildiğine uzak
ve işte içine düşülesi her muhtemel
tuzak
bir renk gibi çoğalan gözlerinde
bir rakımsa sevgi
şairin verilen hükmü gözünü dikmişken
en tepeye
varsın tepelensin bir ömür
tav olmadığı kadar cihanın albenisine
tutulan nutku ivme kazanan mutu
ve kalemin sefasında yaşadığı kadar
nabzını alamasa da kimi insanın
çöreklenen hüzün akabinde umut
cefanın sanrısı
yalnızlığın kaygısı
ve işte kayıt açtığı kadar şiire ve
yeni güne
tebessüm ehli bir güneş ki
bu sefer doğmuştu işte içinde
kayrasında sevginin kalıbı da yok
iken yüreğin
kabından taşan bir iklim gibi
neferi sevginin bentleri aşan
bedenden
sızan ruhun
aşkla muktedir olana duyduğu hürmeti
Allah yolunda izini sürdüğü hidayetin
ve muhabbetin rahmeti
bir kanıp da bin kere kaydığı
bir karıp da önünü,
önünü alamadı kadar duyguların
şiirlerle hicvettiği nasıl ki hicreti
idi ömrün
ve işte üstündeki örtüyü
bir hışımla çeken rüzgârın tınısı
tanısı olmayan duyguların ve aşkın
değişime uğramış skalası
ön sözü umut iken
hayatın
son sözün de söylencesi iken
adeta hayallerinde saklı o mutlu
sonun ibaresi
mademki bir şiire daha namzetti
takriben
yıkılsa da taahhüdünü yerine getirmek
adına
şiirin yerleşkesi
o tırnağın içinde saklandığı kadar
bağrına bastığı
imgelerden taşan coşkunun
ve dalgalı ruhunun var mıydı sahi bir
sahibi
elbet yüce Rabbinden başka
bir aşka bir de umuda b/andığı kadar
delişmen kalemini tek solukta çektiği
kadar içine
vereceği son nefese kadar saklı
tutacaktı
güncesini ve sevgiyle örtüşen
bitimsiz nöbeti…