Hikaye / Düş Hikayeleri

Eklenme Tarihi : 24.02.2025
Okunma Sayısı : 273
Yorum Sayısı : 3
Pdr...




Belirsizliğin tahayyül ettiği bir süreç belki de içinde saklı olduğum hele ki yitik öznenin masanın hangi tarafında yer alması koşulu hakkında da net bir fikir sahibi olamadığım.

Görünmeyene haiz bir bellek sanırım içimde idame olan ve söz sanatında hayli beylik tabirlerin neye sebebiyet verip vermeyeceğini bilemediğim.

Rumuzu yok ki mesleğimin ne de bir sayaç eşlik etmekte içimdeki ritim bozukluğa ve ben saçlarını savuran rüzgara mesafeli olmalıyım danışanlarımın bazense danışmana ihtiyaç duyduğum hele ki kat ettiğim tüm yola rağmen danışmanlığın kabul görmediği.

Bir içerik analizi yapacak olursam nereden başlayacağını da bilip bilmemek ve işte temelde sorun teşkil eden tüm deliller ve hala kanıt peşindeyim.

Hükmü verilen bir sunum ise kime ne anlatmam gerekiyorsa geri durduğum ve bana anlatmaları gereken ne ise kapalı kutunun paketini açıp içindeki bomba düzeneğini de bir an evvel imha etmek adına sonuçta ne yaşadığını ancak insanın kendisi biliyor hele ki kendi olmaktan kaçınanlara rest çekmem asla da söz konusu olamazken.

Bir parantez açmam gerekiyorsa hemen işe koyulmalıyım ve yüzüme gözüme bulaştırmadan danışanımla ortak bir dil geliştirmenin yollarını bulup nabza göre şerbet vermeliyim.

Nasıl da amiyane bir tabir oldu, değil mi hele ki konumuz da öznemiz de insan iken ve herkes şahsına münhasır bir o kadar gizemli iken bir de acıları ve sorunları tetikleyen o mekanizma belki bir s/avunma sistemi üstelik ana başlığın alt dallara ayrıldığı.

Eşimle böyle bir düzenekte tanıştık ve benim henüz bu mesleği icra etmeme olanak tanıyacak şartların gelişmediği ve o buzlu zeminde yürürken kaya kaya uçmanın mümkün olduğuna bir şekilde ikna olduğum.

Sahi neydi yaş aralığımız ya da birbirimize mecbur muyduk? Oysaki aşk ekseni adında bir görevi yoktu içinde bulunduğumuz şartların ve kimliği oturmuş bir üniversite hocasının temel işlevi çoktan tayin edilmişken ben sadece basit bir sekreterdim ya da popüler tabiriyle halkla ilişkilerde çalışan kısaca eğitim danışmanı diye de tabir edebilirsiniz.

Üstelik üniversite eğitimini yarım bırakmış ve körelmeye ant içmiş bir genç kız.

Çok da güzel olduğum söylenemez hani yine de koyu siyah saçlarım ve iri gözlerimle etkileyebiliyordum insanları hele ki konuya serbest dalış yapıp ağzım da iyi laf yaparken ne de olsa mesleğimin gereği idi yaptıklarım elbette yapmam gerekenler ve günden güne biçimleniyordu mesleğim ve doğru bir meslek açılımına gitmem gerekirse…

Annem ve babam İstanbul dışında yaşıyordu: o sevimli Erdek kasabası ve ben bu sakin ve sessiz ortamda daha fazla yapamayacağımı anlayıp üniversite sınavlarında ilk tercihim ile bir anda İstanbul’a ışınlandım bu arada ismim Işın ve sancılı bir dönemin ilk adımlarıydı koşa koşa kendimi İstanbul’da bulduğum ve uzak akrabalarımızın birinin evinde kalmayı şart koşmuştu babam ve buna uymak mecburiyetindeydim. Daha ne ister ki insan?

Gözümde değildi fazlası yeter ki o sahil beldesinden kurtulup kendimi yedi tepenin koynunda bulayım. Yok, yok, sandığınız gibi değil hele ki bu güne kadar hiç de sevgilim olmamışken ve de ailem bana güvenirken içine gireceğim tek yatak büyük halamın küçük evinde ve salonda bulunan çek-yattı. Görünen oydu ki; bayağı çekip de yatacaktım eve gittiğimde ne de olsa hem okuyor hem de çalışıyordum ve gözüm sadece iyi bir mesleğe sahip olmaktaydı.

Psikolojik danışmanlık konusunda fazla bilgi sahibi değildim ama bildiğim bir şey vardı ki; insan ilişkilerinde öz verili olmayı annemden ve ekmeğini taştan çıkarmayı babamdan öğrenmiştim ve gerisini de ben getirecektim hele ki kariyer sahibi bir erkekle de hayatımı birleştirdim mi.

İstanbul’a gelmemin üzerinden aylar geçmişti ki babam rahatsızlanmıştı ve annemin benden bir şey sakladığı o kadar aşikârdı ki ama ben onları yüklenmek niyetinde değildim üstelik az da olsa bir gelirim vardı ve başımı sokabileceğim bir evim-çek-yatın gölgesinde uzandığım-üstelik büyük halamın bir ayağı çukurdaydı.

Ne yani? Bir kasaba kızının hayalleri olamaz mı üstelik İstanbullu kızlardan ne farkım vardı?

Elim ayağım düzgündü hem bir de okulu bitirip mesleğimi de elime aldım mı.

Gerçi tanınmış bir psikolojik danışman olmak adına hayli yolum vardı elbet uzmanlığımı da aldım mı üstüne de akademik kariyer yaptım mı tüm sorunlarım çözülecekti elbet amacım buysa.

Amacım neyse araç olarak kullanmam gereken neydi peki?

Sözcüklerle aram git gide ısınıyordu ve kalıp tüm cümleler bir bir kayıtlıydı zihnimde: ah, bir de ilk bakışta aşka inanmam asla söz konusu değilken.

Büyük konuşmuştum ve o genç adamla tanışmamın üzerinden kısa bir süre geçmişti ki:

‘’Benimle beraber çalışacak bir asistana ihtiyacım var aynı zamanda evi koordine edecek ve çekip çevirecek.’’

Neydi peki, iş tanımı?

‘’Hangisini tercih ederseniz artık?’’

Ne yani bir tercih hakkı mı sunuluyordu bana?

O, bir yandan sunumu yapıyor bir yandan da elindeki dosyayı gözden geçiriyordu:

‘’Aynı anda pek çok konuya odaklanmak, Işın Hanım. Ha, bir de kritik olan danışanlarımla günün yirmi dört saati iletişimde olmak.’’

Ne yani, fabrikada seri üretim yapan bir işçi mi arıyordu yoksa gelecek vaat eden mesleğe asiste edecek akıllı ve düzgün bir insan profili mi?

‘’Bana hiç yardımcı olmuyorsunuz ve lütfen aklınızdan geçenleri alt yazı olarak yansıtın ekrana.’’

Yakışıklı bir adam değildi lakin enerji ve zekâsıyla etkilemişti beni. Elbet bunları alt yazı geçecek halim yoktu ve ilk sorumu sordum?

‘’Evdeki güvenlik sistemi?’’

‘’Pardon anlamadım.’’

‘’Yani, diyorum ki, hocam: mademki sizinle aynı evde kalacağız…’’

Ateş topuna dönüşen gözleri ve dilinden fırlayan ok gibi sözcükler:

‘’Kapı orada küçük hanım. Kendime sevgili değil bir asistan arıyorum.’’

Ne demiştim ki ben?

‘’Hayır, beni yanlış anladınız. Ben size nasıl güveneceğim sonuçta aynı evi paylaşacağız.’’

Bu sorum adamı daha da sinirlendirmişti.

‘’Çıkın dışarı. Gözüm görmesin sizi. Sadece bir iş teklifinde bulundum üstelik kendinize yatırım yapıp kazançlı çıkacağınız. Benim mesleki birikimim ve size sunacağım nice alternatif üstelik danışan bilgilerim şu bu. Ama bu yaklaşımınız hiç de profesyonelce değil Işık Hanım.’’

‘’Işık değil, Işın. Siz daha adımı doğru dürüst aklınızda tutamıyorsunuz bir de gelmiş bana danışmanlık hizmeti verdiğinizi söylüyorsunuz. Ben de meraklısı değildim hani getirdiğiniz teklifin.’’

Onu ilk ve son görüşüm olduğunu düşünüyordum ve büyük ihtimalle o da beni tekrar görmek istemeyecekti ama…

Demek oluyor ki; çek-yatımla ve gerçekleşmesi mümkün olmayan hayallerimle geçirecektim yine kalan zamanımı bu anlamda benim açımdan çok da büyük bir hayal kırıklığı olmadı zaten bir işveren olarak ücret konusunu açmamıştı bile.

Bu belli ki hırsımı kamçılamıştı üstelik ne eksiğim vardı bu adamdan ve kendime söz verdim. Yarıda bıraktığım üniversite eğitimime geri dönecek ve piyasanın tozunu attıracaktım gerçi psikolojik sorunları olan insanlar nerede mevcuttu ve gerçek manada böyle bir çan eğrisi var mıydı? Fark etmezdi benim için ve gecemi gündüze katıp kaybettiğim zamanı da telafi ettim mi…

Annemle sık konuşamıyorduk ve babamın rahatsızlığı günden güne kötüye gidiyordu ama aklımdan bile geçmiyordu kasabaya geri dönmek üstelik kalan zamanlarımda çocuk bakıcılığı yapıyordum ne de olsa yarım gün çalıştığım işimde aldığım para ancak yemek parama yetiyordu. Gerçi kira ödemiyordum ama faturalara da katkıda bulunduğum için elimde tek kuruş dahi kalmıyordu.

Okulun bitmesine aylar kala kötü haberi aldım ve annem artık yapılabilecek hiçbir şeyin olmadığını söylemişti bana telefonda hüngür hüngür ağlarken.

Kesif bir sessizlik vardı havada izah etmemin mümkün olmadığı ve sabahında aldığım habere şaşırmadım bile. Hatta gözümden tek damla yaş dahi gelmemişti ve biliyordum ki; artık özgürdüm en azından kasabaya geri dönmek için geçerli hiçbir sebebim yoktu ne de olsa annem de İstanbul’a yanıma gelmeye karar vermişti.

Hasta olma lüksüm asla yoktu ve uykusuzluğa karşı bayağı dirençliydim nihayetinde 48 saat uyumadan ayakta kalmayı başarmıştım ve bu 48 saatin son iki saatini koltukta uyuklayarak geçirmek yetiyordu bana derken bu süre üç güne çıktı demem o ki 72 saate çıkmıştı bir günlük uyku gereksinimi yine üç dört saatle sınırlı tuttuğum ve günden güne zayıflıyordum üstelik kafein zehirlenmesine dahi gidecek inanılmaz kahve tüketiyordum ve bol miktarda çay arada direncimi arttırmak için limon suyu içmeyi de alışkanlık haline getirdim mi…

Az bir vakit kalmıştı finallerin başlamasına ve önümde sadece on günlük bir süre vardı bu anlamda gözüm açık hayal görmeye alışmıştım bazen babamla sohbet ediyordum gün içerisinde:

‘’Göreceksin başaracağım, baba ve İstanbul’un en tanınmış psikolojik danışmanı olacağım ve de çok zengin olacağım ve…’’

Gözlerimi kararmıştı bir anda derken uzun bir yolculuğa çıktım ve de karanlık.

Sahi, kaç saate denk düşmüştü kendimden uzaklaşırken kaç gün mü geçmişti yoksa belki de haftalar, aylar…

Revirde yapılan ilk müdahale derken hastaneye sevk edilişim ve gözlerimi açtığımda yanı başımda o adam:

‘’Sizi tebrik ederim, Işık şey Işın Hanım. Uyumama rekoru sizdedir büyük ihtimalle bu arada böbrekleriniz de bayağı hırpalanmış ve bir türlü normale dönmeyen tansiyon problemi ve…’’

‘’Dahası da mı var?’’

‘’Size danışmanlık görevi teklif etmiştim ama görünen o ki; an itibari ile danışan koltuğunda oturuyorsunuz.’’

‘’Ne kadar zamandır baygın yatıyorum üstelik bunca tıbbi veri? İyi de siz…’’

‘’Lafınızı acıyla kesiyorum ben de hastane bünyesinde çalışıyorum üstelik kadrolu olarak gerçi siz bünyenize verdiğiniz zarardan dolayı hiçbir şeyin farkında değil iken. Hım, zaman mı? Neresinden baksanız on gündür uyutuluyorsunuz. Umarım uykunuzu almışsınızdır. Gerçi finaller bitti ama…’’

Ne yani? Bu adam hep bana kötü haber mi verecekti ve de beni sürekli hor görüp…

‘’Aklınızdan geçenleri bir de alt yazı verseydiniz ya.’’

Zor da olsa gülmeyi başarmıştım ve vücudumdaki ağrının şiddetlendiğini hissettim.

‘’Hala teklifiniz geçerli mi hocam?’’

‘’Hele siz bir sağlığınıza kavuşun sonra da diplomanıza ve…’’

‘’Gerisi de var mı peki, hocam?’’

‘’Yeter ki isteyin ve de öncelikle iyi olun. Yarınki seansımıza kadar da sıkı bir uyku çekin ve lütfen bol bol karbonhidrat ve şeker tüketin ki kan değerleriniz yerlerde kıvranıyor.’’

‘’Bunu nasıl başarıyorsunuz?’’

‘’Neyi nasıl mı başarıyorum?’’

‘’Hem kinaye yapıp hem de gülümsetebilmeyi?’’

‘’Zamanla öğreneceksiniz küçük hanım. Sadece zamana bırakın bir de kendinizi rahat bırakın gerisi zaten gelecektir.’’

 

 

( Pdr... başlıklı yazı GÜLÜM-ŞİİRİN TEK H/ECESİ İKEN AŞK... tarafından 24.02.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu