İçimdeki Suretim-1
İçimde aşkla dolu bir suretim var, bunu dışarıya
yansıtamıyorum galiba. Yoksa aşk dolu anları, günleri yaşardım bu içimdeki
suretimle. Demek ki içimdeki suret başka, dışımdaki başka ondan galiba! Ben
kendimi yanlış biliyormuşum! Her gün aynaya baktığımda, o içsel aşkın
sıcaklığını hissediyorum; fakat dışarıda, karşımda duran yansıma, bu duygunun
derinliğini yansıtmaktan çok uzak. Gözlerimdeki ışıltı, kalbimdeki coşkuya
rağmen, dudaklarımdan dökülen kelimeler soğuk ve mesafelimi ki, kelimelerle
kendimi ifade edemiyorum?
Aşk, içimde bir ateş gibi yanarken, neden dışarıda bir su
gibi akıp gidiyor, gerisinde bir iz bırakmıyor? Belki de korkuyorum; belki de
bu aşkın derinliğiyle yüzleşmekten çekiniyorum, hayır böyle bir kaygımda yok.
Duygularımı açığa çıkarmak, beni savunmasız kılacak bir cesaret gerektiriyor,
bak bu doğru olabilir. Oysa içimdeki ateş, her an daha da büyüyor ve beni
sarıyor tatlılığıyla oysa ben bu tatlılığı baktığımda karşımdakine yansıtarak
tatlılıkla gülümsemesini göremiyorum.
Bazen, bir anlık cesaretle, kalbimin sesini dinleyip dışarıya
bir parça bırakmaya çalışıyorum. Ama o an, içimdeki suretin dışarıya yansıdığı
an, aynı zamanda en kırılgan anım oluyor neden oluyor anlayamıyorum. Bir gülüş,
bir bakış, belki de bir söz... Hepsi içimdeki ateşi körüklüyor ama dışarıda bir
soğuk rüzgâr gibi karşılanıyor sanki ben öyle hissediyor ve görüyorum.
İçimdeki aşk, bir yandan beni beslerken diğer yandan da
yalnızlığımı derinleştiriyor. Bu ikilik, bir çatışmaya beni böylesine sevk
ediyor. Dışarıda, herkesin bildiği bir yüzüm var; içimde ise sadece benim tanıdığım,
derin ve karmaşık bir dünyam var.
Günler geçtikçe, bu iki yüzün arasında gidip gelmekten
yoruldum. İçimdeki aşkı dışarıya yansıtmanın bir yolunu bulmalıyım. Belki de
bu, kendimle barışmanın ilk adımıdır. Aşkı yaşamak, sadece içimde saklamak
değil; onu paylaşmak ve başkalarına da hissettirmek gerekiyor ama nasıl? Bunun
cevabını aramakla meşgulüm her an.
Mehmet Aluç