Doksanlı yıllarda şimdiki neslin servet vererek alamayacağı bazı anılar biriktirdik,üzülerek  söylüyorum ki onların çocukluk anıları sadece cep telefonlarıyla sınırlı kalacağa benziyor.
"Baba!"
"He oğlum."
"Yine gitti."
"Hay ben böyle televizyonun,böyle antenin...Sen bekle burada,ben çevireyim şu baş belasını.

Bir elinde çekiç bir elinde torna vida bir elinde alüminyum tel  ve üç-beş çivi ile iki katlı evimizin çatısına tahta merdiveni koyarak rahmetli babam söylene söylene çıkar ve anten ile imtihanı başlardı.
"Geldi mi?"
"Gelmedi."
"Ya şimdi..."
"Görüntü var ama ses yok "
"Şimdi..."
"Hepsi gitti."
"Hay bunu icat edenin...Şeytan işi...

Sevdiğimiz dizilerin olduğu günlerde yağmurun yağmaması ve fırtınanın çıkmaması için dua ederdik çünkü anteni çevirmek için çatıya çıkmak çok tehlikeli  olurdu ve televizyonumuzun çalışmadığı gün evimizde ölüm sessizliği yaşanırdı adeta.
Babam bazen:"Kanallar bir daha gitmez çünkü anteni çok sağlam yere çaktım."dese de rüzgarlı havalar kâbusumuz oluverirdi.

Devir değişti artık şimdilerde ne antene gerek var ne televizyona,istediğin yerden istediğin zaman istediğin diziyi  ve filmi seyredebiliyorsun.Kim çatıda bir adam görse intihar edecek diyerek polise ihbar eder hale geldik.
( Çatıdaki Adam başlıklı yazı berberce tarafından 3/23/2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu