
Her düşün ikliminde saklısın ve
yalnızlığın tufanında kaybolduğumdur meziyet bildiğim oysa aldığım her nefestir
içime yerleşik o esaret elbet eziyetin de en makbulü.
Ömrün yeknesak yollarında çığıran bir
yabancı
Sevdanın ümmetinde saklı gizem
Esir düşülesi bir şiirin
Duyulmaz feryadı
Ne zamanki çekilsem içine derinlerin
Devasa bir tuzakmış meğer.
İçimden taşan rahmetin, haşmetin
kaykıldığı
Defolu bir zeminde taşlanan yüreğim
Oysaki taçlanmalıydı bu güne kadar
duyduğum özlem
Kaybolan bir minvalde
Emanet canın yongası
En çok resimlerden firar eden bir
gölge mahiyetinde
Duaların da kerameti
Köhne bir merdivende yürürken takılıp
düştüğüm
Acıya çıkılan basamaklar, katlar
Kat izi olmaz olamaz bu aşkın
Tebessümleri diktiğim kollarında ölürken
Şiirlerin haşin mizacı:
Oysaki rengârenkti imgeler…
Belirsizliğin ötesinde
Muştalanan bir kebir ki
Kabir azabı bildiğim
Huysuz gecenin nezdinde
Küllerinden doğan bir hikâye gibi
Maruz kaldığım sıra dışı bir hasret
Göğü kaplayan duman gibi
Elbet içimin bacası hüzün
Yerle yeksan edilmiş düzenimde
Üstüme düşen kor bir hece
Sancılı ömrün muafiyeti
Yerli yersiz edip de unuttuğum bir
yemini
Her hatırladığımda
Çıktığım tövbe sofrasında
Rabbin izniyle düşüp de yola.
Kendimden uzaklaşmanın kıblesi
Elbet aşka dokunan bir el gibi
Mucizevi esintisi
Sağanak misali rahmetin her karesinde
Saklı ömürden arda kalan bir g/iz ki
Nemalandığım tüm acılara da değdi
hani
Yoksa kimliksizliğin faturasını nasıl
öderdim
Kehanetlerden sızan bir düş iklimi
Bozguna uğradığım yetmedi mi söyle
yetmedi mi?
En renklisinden bir ömür dilerim sana
Sözcüklerimde saklı o kabristan
Elbet ben iken gözümü sakındığım
Aşkın kıblesinde şahlanan bir rahmet
Ayaklarımı yerden kesen bir keramet
Büyüttüğüm kadar asla sonlanmayacak
bu rehavet
Elbet konuşlu olduğum şu rivayet
Elbet konduğum o dalın ucundan sarkan
bir kısmet
Bağdaş kurduğum ne çok acı
En çok huzura duyduğum hasret…