
Düşlerim, hafız aralıksız düşlerim
düşünürüm de…
Aşkın hicretidir içime çöken ve imkânsızlığın
bulvarı ve duvarları ve ben acıların kulvarında tekim, yaşarken:
Tekil öznem tümlenense günüm
türedikçe sözcükler ah, tünediğim iklim ve doyumsuz neferiyim sadık sevgimin.
Günlerim çürüdü hafız.
Sonra şair fısıldadı kulağıma:
‘’Su çürüdü.’’(A. Telli)
Ben bir nidaydım, hafız nazı niyazı
sonlanmayan bir kız çocuğu mubah olansa sevmekti en sevdiğim Kutsal Kitabım ve
hatırına Mevla’mın…
Ah, dokunulmazlığım sonlanmadan.
Ah, şerh düşmeden ölüme
Şevkim şavkım…
Notaları olmayan şarkılarım elbet
sessizliğin dilemması benim hüznüm ve kökümle sadık olduğum maneviyat.
Bir gün daha yitti hafız. Gün ne ki,
ömür yitti be hafız.
Şerrine lanet okudum iblisin ve öyle
insanlar tanıdım ki şeytana pabucu ters giydiren bense ana yoldaydım tali
bildiğim yollarda devinen iklim ve devinen yüreğim.
Kıblemde mevcuttu içime esen rüzgâr
bazense şapka çıkardığım kaderim ve elimine edemediğim kederim.
Bir sıfatım var mı, söyle hafız?
Sıra sayı sıfatlarından firar ettim
ben hem aralıksız önde saf tutuyorum siperimde saklıyım sinemde huzur simamda
hüzün sirenler çalıyor, hafız duymaz mısın söyle?
Kanıyor dünya.
Coğrafyalar kan ağlıyor.
Ben yitsem ne ki hafız?
Bak bir çocuk daha kayıp gitti.
Dik gözlerini semaya dik gözlerini
eleme dik başlı olsam bile tüm zararım kendime hem dikenlerimi sadece içime
batırırım.
Mavidendir benim isyanım.
Matemime sadığım ve kefilim hüznüme
ve bitimsiz sevgime bir çocuk bir kadın derken göçtü gitti yine iklim bahar
gelmeden hazana erdik kış güneşini dahi arar olduk hatta dünümüzü.
Neymiş efendim?
Limitsiz kredi.
Limitsiz ziynet.
Neymiş hafız?
Her kadının hakkıymış pırlanta.
Ey, güzel Rabbim pırlanta olan
mademki masumiyet ve çocuklar sen koru onları sen koru aklımı.
Yiten ocaklar.
Tütmeyen bacalar.
Turuncu olsa ne ki yanımda giden
kadının saçı?
Ne çıkarmış saçıma aklar düştüyse?
Ne olmuş yani yarım asrı devirmişsem
hayat denen iklimde.
Bir çocuk ve bir tane daha.
Masum insanlar ateş hattında.
İnsanlık ateş altında.
Bilyeleri yok çocukların başlarına
yağan bombalar var ve her biri arkasına bakmadan kaçmakta üstelik neyden
kaçtıklarını bilmeden.
İçimdeki mevsim ölgün bu gün hafız
ben dünümü hatta dündeki acılarımı arar oldum yine de yine de:
Rabbim günümü aratma.
Ne anneyim ne ufacık bir çocuk.
Benim adım insan benim adım kader
benim adım keder.
Rabbine koşan aciz bir kulum bir
yandan kendinden kaçan ve ansızın rüzgâra yakalanan.
Kat mülkiyeti.
Ortak hisseler.
Komandite ortaklar.
T- cetveli
Bilanço analizi.
Hesap dökümleri.
Logaritma.
Dış ticaret işlemleri evrakları.
Ah, hafız, mesleğimden kareler sana
bir de yabancı dil.
Hem yetimim hem öğrenci hem yitimim
hem insan.
Hala dile gelmez de çektiklerim ama
bilen biri var beni.
Ben mesleğime yaptığım işe dahi âşık
olmuşken nasıl sevgiyi bağrıma basmam gel gör ki ağrıma gidiyor olup biten.
Mükemmel bir Mümin olabilsem keşke en
azından şirk koşmuyorum Rabbime ve insanların arkasından konuşmuyorum ve ben
Rabbime ve vatanıma sevdalıyım.
Defansı dünün.
Depozit ödediğim mesleğim.
Üçü beşi geçtim ben bir ömür cepten
harcadım ve sermayeyi kuyruksuz kediye yükledim.
Başım da arşa değdi değil mi?
Değdi ama hafız değdi.
Hep düşündüm.
Hep düşledim.
Hep alın teri döktüm.
Hep de umut ettim ve sevdim.
İlahi rakımda saklı iken hidayet af
ola Rabbim.
Ah, Rabbim sensin bilen içimi bense
didiklerken için için.
Hüviyetimdeki rakamlar ne ki?
Ben önce insanım ve mademki insan
ismiyle yaşar.
O halde ben iki defa yaşıyorum sahip
olduğum o iki ismimle.
İnadım inat ve sevgiye biat baş
koyduğum bu yoldan sapmayacağım başka istikamete.
Hiçlik makamındayım ve Şemsin rüzgârına
talibim.
Dünüm mü öykündüğüm?
Nefsim mi öldürdüğüm?
Ne mevkiim var ne makamım.
Ben altımdaki rahat koltuğu çöplüğe
attım da Allah rızası için baş koydum insanlık denen yola.
Para kazanmayı reddettim sırf
yüzlerce çocuğun annesi olayım diye.
Ve artık çok geç bazı şeyler için:
Öğretmen değilim anne de ama öğrenci
cübbemi asla çıkarmam sırtımdan ve maaş bordromu dünde yırtıp parçaladım ve
kendimi ideallerim ve hayallerim uğruna parçalarken kalemin g/izini sürüyorum
son on yıldır ve yazıyorum tefrikasını ömrün.
Ne fetva veriyorum ne de yazdığım
fermanların sonu geliyor.
Çocuk olmayı sevdim bu yüzden
çocuğumun olup olmamasını asla önemsemedim mademki insanım ve anaç yüreğimle
öğretmenlik yaptım ve işte şerh düşüyorum:
Ölümüne yalnızlığı hibe ettim ben ama
kimsesizliğime sahip çıktı Rabbim ve yolumun kesiştiği Allah dostları demek ki
yalnızlığı tahliye etti kâinat.
Aşkın hicvi ve hicreti.
Sevmişim çok mu kendimi en sonunda?
En çok Rabbimi sevdiğim doğru ve
Peygamber Efendimi.
Aşkın şeriatı.
Yalnızlığın vukuatı.
Bilinmezin gücü.
Aşka sadık Rabbime sevdalı bir aciz
kulum işte sevgiyi seven ve yüzüne maske takmayı ezelden ebediyete reddeden.
Rabbim sen bağışla beni ve af et
günahlarımı eğer ki çok sevmek günahsa şimdilerde kendimle barışmanın
arifesinde huzuruna çıktığım Rabbime nasıl şükretmem ben?
Bir aciz kulun fermanı iken şu
yazdıklarım Rabbim ne olur yeni gün çocukların yüzü suyu hürmetine barış için
doğsun ve sen koru masum insanları bizler ki tüm canlıların şerrinden sana
sığınırken…