‘’Bu gün hem insan sıcaklığını hem de
sevgiyi yalnız kendi içimde taşıyorum. Yani sevgisizim. Ve soğuk…’’(T. Özlü)
Yıkık bir günün ve virane şehrin
yabancısıyım yalancısıydım da sevginin…
Bir toz bulutu gibi ıssız.
Hüzünlü bir şiir gibi gizemli…
Ölümsüzlük dilediğim ömrün son
adımları solumda yangın sağımda Hıdrellez…
Öykündüğümse öncem tıpkı öldürdüğüm
gibi içimdeki çocuğu ve tüm insanlar bana yabancı…
Çocuk değilim artık tek çocuğumsa
şiir ve annem.
Bir amblem gibi göğsümde taşıdığım.
Bir renk gibi içimde solan.
Uzağındayım hayatın ve ruhum yerle
yeksan.
Hüzün tekkemde saklı dilbaz kalemim
ve takkesi uçtu şiirin göründü keli.
Kelaynak kuşlarına gıpta ettiğimden
de değil haricinde evrenin bir toz bulutu olabilmenin de rövanşıdır oysaki
nasıl da tozu dumana katmıştım yıllar önce içimde semiren sonsuzluğu değil
gizlemek sür-git sevişmiştim zamanla.
Mekânsız ve zamansızdır ruhum.
Islaktır gözlerim.
İsyankâr bazen ve idmanlı yoksa
çoktan pas tutmuştum bu acılarla.
Rengi var mıdır ölümün yoksa gezgin
midir ruhlar da çalıntı bir bedenle sürdürür yolculuğunu.
Yan çizen bazen sahtekâr düşler.
Yâdı dünün yareni gönlün…
İçre dönük yolculuğunda gergindir
sözcükler.
Mübalağa etmeden münazara etmeden…
Ölgün bir familya adeta: duyguların
sıradanlığını terk edip s/onsuzluğa mahal veren sırlar yazarın yazmak adına
yanıp tutuştuğu…
Kaygılı ömrün binlerce izleği ve
yazarın tek ihtiyaç duyduğu ölüm öncesi sadece kalem ve kâğıt…
Fikstürü sözcüklerin ve tümlecin
baskısı bir ayraç ise yazmak bir farkındalık sunan ve yanıldığı kadar severken
bir yenilgi addedilen o ısrarlı yalnızlık o bitmeyen yolculuk.
Sözün uçtuğu kalemin yorgunluğundan
sökün eden duygular…
Hangi duygunun istilasıydı söverek
uzaklaşan karanlık…
Hangi yanılgıydı sevginin şiarına
kapak olan şiirler…
Kap-kaça uğrayan somurtuk ruhumun
semada saklı iken gölgesi…
Hicvi yalnızlığın ve metruk hecelere
serilen bir düş bozgunu bir düş yangını adeta gerçeklerin çeperinde esen
sözcüklerin kanlı duvağında kalemin hüzünle ve ilhamla olan izdivacı.
Yan çizen umut.
Yârim hüzün.
Yâdımda saklı ölüm…
Dün ölgün gün sürgün edilmiş isyanın
coğrafyasında bol keseden sevmenin iniltisi kalem can çekişen ve ruhuna
pelesenk olmuş iken yazarın.
Eflatun günlük.
Endamlı hasretim.
Enkaz devraldığım dünün meali.
Hırkam sökük ve cümleler kopuk kopuk
evrende gezinen.
Bir tanrı adeta kalemin girdabı.
Bir tanrıça kalemin girift
yalnızlığı.
Hükmeden hürmeten.
Sürtüşen gerçeklerin ve yazarın
imtihanı…