
her düş her sekant her kayboluş
verilen her hüküm
gıyabında renklerin o sırça köşk
ve amblemi yitimin
kanıksanası mezar taşı
iklimlerden kopan o söğüt ağacı
ve acının bakracı
sözcüklerin kuytusu yalnızlığın
hüzne şirk koştuğu
uykusu gölgemin
uyruğu şiirin
ulak bildiğim kalemin dürtüsü
ve kaybolan coşkumun
ütüsüz sırnaşık şiirlere meyyal
varlıkla yokluk arasında bir yerde
asılı
ve o devasa sağanak Araf’tan sızan
sızının
nüansı bir şiire daha tekabül etti
edecek
yüreğimin atlas yorganı
ölümle cebelleşen nefesler
ve ölü nefsime bir darbe daha sunup
izafi bir rotada
raks eden sözcüklerin
hicreti ölümün
hicri boyutsuzluğumun kıblesinden
boşalan gözyaşı
ve imgeler
ve kanaviçesi ziyan ettiğim ömrün
arka bahçesi illet bir karanlık iken
bahşedilen
hali hazırda gün ışığına yaptığım
ç/ağrı
ve o kayıp minvalde
bir ileri bir geri seken imgeler
hoyrat alfabenin d/okunaklı harfleri
dahi
yetmezken ve işte önümde uzanan
ve ansızın açılan Hakkın Kapısı
rüyalarımı gerçek kılan
nice tevafuk nice mucize
bir önsezi olsa bile hüzün
mısraların tevekkül yüklü doğasında
saklı ömür
geçkin şarkılardan dökülen nidalar
ve gövdemin kaskatı kesilip de
ruhumun iştirak ettiği
s/onsuzluğun güftesini yazmaya dair
iken şiirler…