
Her sözcüktür sana ithafım bense
isyanın kıyısına vurmuş pejmürde bir rüzgârım…
Kâfirdir gece gün ışığına düşman
Bir rozettir gece yakama taktığım
Aymazlığında yalnızlığımın
İçtiğim hece hece içtimadan
Seken bir kör kurşundan geride kalan
Kan gibi kardığım önüm
Kar gibi içime yağdığım
Kul gibi Mümin olmanın güzelliğinden
Doğan dolunay delişmen ruhumdan
Kopan binlerce dize hecelediğim
Düşlerin kavruk tınısında
Taşlandığım yokuşların derdest
etmişliği
Gönlümden kopan bir enkaz
Sarılı dualarımla sarnıcında
yalnızlığın,
En beyazı giyindiğim
Gecenin bam teline konan bir huşu
Bir arayış
Ve kopuş
Dikişleri sökülen iç ceplerimden
taşan bir ayraç
Hizaladığım hazanda saklı bir esaret
Kolaysa tak ağzına kalemin en
devasından bir tıkaç
Mağdur iklimler mazlum yürekler
Pekişen hasret
Peşrevi hicretin
Taşınası bir küfe
Sırtımda kaldı hançerin izi
Bir hasat ki en muteberi
Bir hazan ki savrulduğum iklimin koyu
teni
Aşkın titri
Azadesi düşlerin ter döktüğüm hayat
işçiliği
Hasretin uzamı
Aşkın kölesi
Yalnızlığın bitmeyen mesaisi
Kolaysa bir şiir daha dik
Kayrasında ömrün sark pervazından
gönlün
Dikilesi bir taş
Taçlanası bir aşk
Tarumar edilmişliğin gölgesinde kopan
fırtına
Öncesinde sessizliğin girdabında
Senkronize edilmiş ruhuma
Koyusundan gözlerine çek binlerce mil
Çekincelerin çek mimini
Gölgemin uzamında
Zuhur eden son nefes
Nefsime yenik düşmeden verdiğim son
savaş
Avurtları çöken şiirin de dilemması
Varsın olsun şiir sadece dilaltı bir
ilaç
Aşkın şahikasıdır kalemim
Şüheda mazimde gezinen ölüm fermanım
Farklılığımı da saygın kılsın bu
arayış
Tam da kendimi bulmuşken bitmez mi
vakit?
Altına imzamı attığım o akit
Arsız ruhumun dehlizinden sökün eden
Sükûnet erbabı bir yoldaş
Elbet kalemin rüzgârında esmenin
verdiği bir şifa
Aşkla özdeş de bir v/eda…