
İNSANLAR ÇILDIRMIŞ
OLMALI!
Bilemiyorum
dostlar! İnsanlığının şu haline baktığımda dehşete düşüyorum. İnsan diyoruz ama
görünüşte insan. Fakat zihniyet olarak insan olmayı bir türlü başaramamış.
İnsanın en büyük şeref madalyası akli melekeleridir. Yüce Allah, yeryüzünde aklıyla hareket etsin, doğru işler yapsın ve insan hak ve hukukuna saygılı olsun diye diğer canlılardan üstün görmüştür. Sadece kendi türüne mi faydalı olsun diye yaratılmıştır? Elbette hayır! İnsanlar, yaratılış gayesini biliyorsa, yerde yürüyen karıncanın bile incinmesine asla müsaade etmez. Her türden canlının hayat alanıdır dünyamız. Bu canlılar, ilahi program gereği ormanlarda yaşarlar. Kedi, köpek gibi bazı hayvanlar da insanlarla birlikte yaşarlar.
Orman hayatı bize göre vahşi hayattır ancak esasında öyle değildir. Yüce Allah, insanlara akıl, irade ve düşünme kabiliyeti vermiş ise vahşi doğanın tüm canlılarına da korunmaları ve hayatlarını devam ettirebilmeleri için çeşitli yetenekler ve imkânlar bahşetmiştir. İnsanlarda olduğu gibi vahşi doğa canlıları da dalgın olabiliyor, tuzaklara düşebiliyor ve hayatlarını kaybedebiliyorlar.
Yeryüzünde bulunan
tüm canlılar insanların hizmetine sunulmuştur. İlkel dönemlere baktığımızda;
cüsseli ve güçlü hayvanların insanlara hizmet eden araçlar haline geldiğini
görebiliriz. İnsana dost olan bu hayvan türlerinin yok olmasına kimin vicdanı
müsaade edebilir ki?
Ne demek
istiyorum?
Demek istediğim
şey şudur: Doğamız, küresel çeteler tarafından katlediliyor. Ormanlık
alanlarımız, zeytinliklerimiz, çay ve tütün alanlarımızın yanı sıra tarım
alanlarımız maden aramaları için talana açılıyor. Batılı ülkelerde bilimin
müsaade ettiği yöntemlerle maden aramaları yapılırken, ülkemizde en vahşi maden
aramalarına ruhsatlar veriliyor. Bu talan projesinden ne acıdır ki devletimizin
kazancı yok denilecek kadar azdır; bu da işin başka düşündürücü bir yönü!
Bazı ülkeler,
bilimin gösterdiği yöntemlerle ve yeni projelerle alternatif enerjilere
yöneliyorlar. Ne doğalarının katledilmesine müsaade ediyorlar, ne de rant
peşinde koşuyorlar!
Doğanın
katledilmesi demek, hayvan türlerinin de yok olması anlamına gelir. Bilim
insanlarının tespitlerine göre dünyamız bir zincirleme sisteme bağlı olarak
varlığını devam ettiriyor. Hayvan türlerinden birinin yok olması demek ekolojik
dengelerin alt-üst olması demektir. Bu vahim durum, esasında insan denilen
varlığın, kendi yaşam alanlarını yok ettiğinin resmidir. Ne uğruna; elbette
para, güç ve iktidar uğruna!
Doğa katilleri bir
yandan, insan kanına susamış insanımsı cellatlar bir taraftan, yalancılar, sahtekârlar,
dolandırıcılar, kadın, çocuk, organ, uyuşturucu mafyaları, hırsızlar ve gözü dönmüş
katiller bir diğer yandan ne yazık ki dünyamızı cehenneme çeviriyorlar. Bazı
ülkelerin uyuşturucu madde ticareti üzerinden üstü örtülü bir şekilde gelir
sağladığını duyuyoruz. İşte bu durum; insanlığın kazdığı çukurda boğulduğu
durumdur.
Savaş baronları ve
iştirakçileri, küresel sistemin başında dünyayı yönetenlerin masalarında baş
başa vererek hangi ülkeyi yıkacaklarının planını yapıyorlar. Yüzbinlerce masum
insanlar, nükleer silahlar altında hayatını kaybediyor. İnsanlık düşmanları,
icat ettikleri silahların etkilerini insanlar üzerinde deneyerek test
ediyorlar. Ve silahlarını diğer ülkelere satarak insan kanı üzerinden kazanç
elde ediyorlar.
Acaba diyorum,
insanlık aklını mı kemirmeye başladı? Bu asır nasıl bir asır! Bu asrın
insanları ne oldu da bu hale geldi? Bazı ülkelerin başkanlarına,
başbakanlarına, krallarına, emirlerine, mollalarına ve sözlerine, aldıkları
kararlara dikkatle bakalım.
Hiç birinin de
ülkelerini yönetmeye akli yeterliliğinin olmadığını anlayabiliriz. Hırslarının
esiri olan bu yöneticiler ne acıdır ki dünya insanlığının kaderini belirliyorlar!
Ya onları işbaşına getirenlere ne demeli! Bu halk kitleleri neden küresel
illizyonu bir türlü anlayamıyorlar? Küresel güçler, iktidarlarını kıyamete kadar
devam ettirebilmek için küresel medya, basın-yayın organlarını kurdular ve arka
bahçeleri haline getirdiler. Kimi ülkeler Hristiyanlığı, Küresel Şeytan ABD ve
Gayri Meşru Çocuğu İsrail Museviliği ve Müslüman ülkeler de İslam’ı bir devlet
ideolojisi haline getirdi ve varlıklarını bu araçlar üzerinden devam
ettiriyorlar. Bu küresel tiyatrolar-illüzyonlar yıllarca sürmesine rağmen
uyanmak istemeyen büyük bir halk kitlesi var. İşte masum insanlar ve doğamız,
aklını uykuya adamış insanların hatalarının bedelini ödüyorlar!
İnsanlık ne zaman
uyanır, ne zaman kendine gelir ve olup-bitenler üzerinde düşünürse, işte o
zaman illüzyonlar bozulur, doğru tercihlerde bulunur ve insanlığı bu küresel çetelerden
kurtarabilir. Yanlış tercihler artık tarih olur; İnsanından hayvanına,
böceğinden çiçeğine tüm canlılar yeni bir dünyaya gözlerini açarlar.
Sözün özü;
“dünyayı insanlar yönetseydi, dünyada barış ve huzur egemen olurdu.”