Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 29.06.2025
Okunma Sayısı : 211
Yorum Sayısı : 8
322 -ikinci Bölüm-


29  EKİM  1907

Mustafa  Kemal’in  hayatında  29  Ekimlerin  önemi  büyüktür.
I. Dünya  Savaşı  dediğimiz  ve  Mustafa  Kemal’in  her  safhasında  bulunduğu  savaş, Yavuz  ve  Midilli (  Goben  ve  Breslav ) adlı  gemilerimizin  29  Ekim 1914’de  Rus  Limanlarını  bombalamasıyla  başlamıştı. Dokuz  yıl  sonra  Cumhuriyeti  de  bir  29  Ekim’de  ilan  etmişti Mustafa  Kemal  ama 29  Ekim  1907’deki  olayı  çok  farklıydı.  O  gün yakın  arkadaşı  Fethi  Bey’in ( Fethi Okyar )  davetiyle İttihatçı  olacaktı.

Gözleri  kapalı  olarak  Selanik  sokaklarında  bir  hayli  dolaştırıldıktan  sonra bir  eve  getirildi  ve  o  evin  bir  odasında  gözleri  açıldı.

Gözleri  açıldığında gördüğü  manzara  çok  ilginçti.

Odanın  duvarında  üzerinde  ‘’Allah, Vatan,  Namus,  İttihad’’  yazılı  bir  bayrak  vardı.   Bayrağın  hemen  önünde   gözlerine  siyah  maske  takmış  kırmızı  önlüklü  üç  kişi  bulunmaktaydı  ve  onların  önündeki  bir  masanın  üzerinde  de  bir  Kur’an-ı  Kerim  ve  bir  tabanca ile  bir  kama  vardı. Her  şey  sanki  bir  Mason  ayini  yapılacakmış  gibi  düzenlenmişti.

İçindeki her  nesne  yabancı  olsa  da  bu  ev  Mustafa  Kemal’e  çok  da  yabancı  değildi  zira ev,  harp  okulundan  sınıf  arkadaşı  Hakkı  Baha  (Pars) Beye  aitti  ve  bu  eve  çok  gidip  gelmişliği  vardı.

Maskelilerden  biri  Mustafa  Kemal’e  bir  kağıt uzattı  ve  kağıtta  yazılı  yemin  metnini  aynen  okumasını  istedi.

Bunun  üzerine  Mustafa  Kemal başladı  okumaya:

‘’Dinim, vicdanım, namusum üzerine yemin ederim ki,
esas maksadı İslamiyetin tealisine( Yükselmesine ) ve Osmanlıların ittihat( birlik )ve terakkisine( gelişmesine )  çalışmaktan ibaret olan bu cemiyetin, dahil olduğum şu geceden itibaren her türlü usul ve kavaidine ( Kaidelerine-  kurallarına )  tatbiki hareketle beraber hiçbir sırrını hariçten hiç kimseye, hatta efrad-ı cemiyetten( cemiyet  fertlerinden )  mezun olduklarımdan gayrısına katiyyen faş( açıklama ) etmeyeceğim.

Yemin ederim ki,

Millete hukuku hürriyetini bahşeden kanun-i esasi’nin tamamiyle tatbik ve devam-ı meriyetini( yürürlüğünün  devamını) gaye-i maksad bile cemiyetin kararlarını ve uhdeme tahmil ve tevdi edilecek olan vezaifi tamamen ifada tereddüt eylemeyeceğim. hükumeti hazıranın ) Mevcut  hükumetin )  pençe-i zulmüne düşerek taht-ı tevkife alındığım halde( tutuklandığım  halde )  dahi gene namusum üzerine yemin ederim ki,
etlerimi kemiklerimden ayıracak bir işkenceye çarpılacak olsam bile cemiyetin esrarını ve efradından hiç birisinin ismini haber vermeyeceğim. Cemiyet efradından biri düçar-ı felaket( Felakete  uğramak )  olduğu taktirde kendisine ve ailesine vüs’üm yettiği kadar nakden muavenette kusur etmeyeceğim. şayet bunca taahhüdatı namuskaraneye rağmen hiyanet edecek olursam alçaklık edenleri nerede bulunursa bulunsun takibe memur edilen zabita-i cemiyetin icra eyleyeceği idam cezasına karşı şimdiden kanımı helal ederim.

Vallahi, billahi.’’


Bu  yeminden  sonra  Mustafa  Kemal’e  bir  numara  verdiler:  322.  Bu  numara  bir  nevi  kod  adıydı.

Enver  Bey’in ( Enver  Paşa ) Onuncu  üye  olarak  katıldığı  İttihat  ve  Terakkiye  Mustafa  Kemal  322.  Üye  olarak  dahil  olmuştu.  Ancak  çok  kısa  süre  içinde  cemiyetin  sevilmeyen  insanı  oldu.  Onu  fazlasıyla  ukala  ve  kendini  beğenmiş  buluyorlardı. İşin  doğrusu  Mustafa  Kemal  de  -  gönüllü olarak katılmış  olsa  da – İttihat  ve  Terakki’den  hoşlanmamaya  başlamıştı. En  önemli  sebep  de  hayatı  boyunca  hiç  sevemediği  Enver’in ( Enver  Paşa )  İttihat  ve  Terakki  içindeki  konumuydu.

******

Evet,  Mustafa  Kemal  1907  Yılının  29  Ekim  günü  İttihatçı  olmuştu;  aynı  yılın  Kasım  ayında  ise II. Abdülhamit’e  gelen  bir  jurnal  üzerine Talat  Bey ‘in  Posta  İdaresindeki  görevine  son  verildi.  O  artık  resmi  herhangi  bir  sıfatı  olmayan,  bir  işi  gücü  de  olmayan  sıradan  bir  insandı ama Mason  kardeşleri  sayesinde  hiç  geçim  sıkıntısı  çekmedi. Bu  arada  Hürriyet  kahramanları(!)  Talat  Bey’e  tüm  yolları  açıyorlardı  ki  o  kahramanların  başında  da  ‘’ Ne  şehittir  ne  gazi,  b.k  yoluna  gitti  Niyazi’’  sözünün  muhatabı  binbaşı  Resneli  Niyazi  gelmekteydi.

Haaa  ‘’Geyik  Muhabbeti ‘’  de  Resneli  Niyazi  sebebiyle literatürümüze  girmişti.

Veeee.

Veeee  I.  Bölümde  bahsetmiştim  ya  hani  Türkiye’deki  Masonların  1989  Yılının  2 Haziran  Gününü  ‘’  Hürriyet,  Musavat,  Uhuvvet  Günü ‘’  ilan  ettiklerini;  hah  işte  o  gün tüm  Türk  Masonları,  Resneli  Niyazi’yi  ve onun  II.  Meşrutiyetin  ilanı için  verdiği  mücadeleyi  tazimle  andılar.  Yani  1908’de  Bulgaristan’ın  bizden  ayrılıp  bağımsızlığını  ilan  etmesini,  Avusturya’nın, Bosna-  Hersek  topraklarını  ilhak  etmesini,  Yunanistan’ın yavaş  yavaş  Girit’i  bizden koparmasını Hürriyet ‘’  diye  alkışladılar.

Evet, Niyazi’siz  bir  hürriyet (!) mücadelesi  olamayacağı  için  gelecek  bölümde  biraz  Resneli  Niyazi’den de  bahsedelim. 


( 322 -ikinci Bölüm- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 29.06.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu