Son iki yüz yılın en çok tartışılan kesinleşmemiş bilimsel teorisi şüphesiz Evrim Teorisi’ dir. Darwin’in Türlerin Kökeni kitabını yayınladığı 1859 yılından itibaren tartışmaların merkezindedir Evrim Teorisi. Evrim Teorisi hakkında yazmaya niyetlenince Evrim Teorisini savunan bir kaynaktan yararlanmak istemedim. Nihayetinde ben de Evrim Teorisine (daha doğrusu biyolojik evrim teorisine karşıyım).Evrim Kuramı/Terisini savunan bir kaynaktan yararlanmam yazılanları eğip bükmemi gerektirebilirdi. Böyle düşündüğüm için okumaya Caner Taslaman’ın Evrim Teorisi Felsefe ve Tanrı isimli kitabından faydalandım.(Yazıyı okuyanlar kitabından faydalandığım için Taslaman’ın fikirlerini kabul ettiğim veya desteklediğim fikrine kapılmasınlar lütfen.)

Evrim Teorisi hakkında kapsamlı bir kitap yazan Caner Taslaman’a göre Teoriyi ortaya atan kişilere göre Evrim kavramıyla aşamalı bir gelişim süreci kast edilir. Schelling Doğa merkezli, Hegel İdealist ve insanlık tarihi merkezli, Marx Materyalist ve ekonomik ilişkilerin belirlediği tarih merkezli, Darwin’de bütün canlı türlerinin birbirinden oluşması merkezli bir evrim anlayışı bulunuyor.

Evrim Teorisini savunanlar adeta bir din gibi teoriye bağlılar. Din gibi diyorum çünkü Evrim teorisi neredeyse savunucuları tarafından Semavi/İlahi dinlere alternatif bir din haline getirilmiş.

Bu cümle gerektiğinden çok iddialı gibi görünebilir. Evrimi toplumsal, kişisel, teknolojik veya kültürel gelişim süreci olarak algılıyorsanız yukarıdaki ifade size tamamen yanlış gelecektir. Haklısınız.

Evrim Teorisini bilhassa Biyolojik Evrim Teorisini savunanların Yaratılış konusuna yaklaşımları farklı: Ama konunun özü öyle değil. “Fakat bu yaklaşımda bulunanlardan, ‘evrenin tesadüfen oluştuğunu’ söyleyenler, ‘tesadüf’ kelimesini ‘bilinçli bir tasarımın karşıtı, Ernst Mayr, The Growth of Biological Thought, s. 86-87, 303. 13 Arda Denkel, İlkçağda Doğa Felsefeleri, Özne Yayınları, İstanbul (1998), s. 54. Friedrich Albert Lange, Materyalizmin Tarihi ve Günümüzdeki Anlamının Eleştirisi 1, s. 41. 24 Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı ‘bilincin yönlendirmediği bir zorunluluk’ anlamında kullanmışlardır.

Anlaşılacağı üzere Evrim teorisinin temeli tesadüftür. Doğal olarak evrim Teorisinin bu günkü durumunda Yaratıcı fikri yoktur. Oysa Caner Taslaman’ın yazdığına göre Evrim teorisinin temel kitabı(Türlerin Kökeni) en son cümlesi “ Yaratıcı’nın meydana getirdiği bir veya birkaç basit canlı formundan diğerlerinin evrimleşmiş olduğunu öngören bir hayat görüşünde yücelik olduğu” ifadesiyle biter. Darwin anılan eserinin 1859’daki ilk baskısının bitiriş cümlesinde Darwin ilk başta  ‘Yaratıcı’ ifadesine yer vermemişti,1860’taki ikinci baskıda ‘Yaratıcı’ ifadesine yer verdi. Bu ifade ölümüne kadar değişmedi. Darwin’in görüşü her ne olursa olsun, ateist-Darwinciler ilk ortak atanın ‘kendiliğinden türeme’ yoluyla, cansız maddeden tesadüfen oluştuğuna ve bu canlı formdan diğer tüm canlıların evrimleştiğine inanırlar.(CT)

Araştırırsanız İnternette Evrim Ağacı isimli bir site bulunduğunu ve sayfanın birinde şöyle bir ifadenin olduğunu göreceksiniz.

Evrimi Anlamak: İlk İnsan Asla Var Olmadı!

Bu başlık sadece ilk insan için değil, ilk at, ilk deve, ilk akşamsefası, ilk E. coli bakterisi, ilk maya mantarı ve herhangi bir canlının "ilk" bireyi için de geçerlidir. Hiçbirinin "ilk"i yoktur. 

Evrim Teorisi’ne inananlar bütün canlıların birbirinden türediğini söylerken, başlangıçtaki bütün canlıların atası olan ilk canlının ‘kendiliğinden türediği’ni kabul etmek zorundadırlar.(CT)

Morfolojik benzerlikleri, ortak atadan türemenin delili sayan Evrim Teorisi’nin doğal sonucu da, maymun ve insanı ortak bir atadan türetip yakın akraba ilan etmekti; Darwin ve Huxley de öyle yaptılar, daha önce Lamarck da insanın maymunumsu canlılardan türediğini söylemişti.

Darwin ise insan soyunu tartıştığı kitabı ‘İnsan Soyu ve Cinselliğe Bağlı Ayıklanma’yı ancak 1871’de, ‘Türlerin Kökeni’nin ilk baskısından 12 yıl sonra yayımladı. Bu eserinde insanın, maymunumsu atadan (ape-like progenitor) evrimleştiğini ileri sürdü

Big Bang Teorisi ile tek noktadaki bir başlangıçtan atomlara, atomlardan toz bulutlarına, toz bulutlarından galaksilere bir evrim gerçekleştiği ileri sürülür. Evrim Teorisi ile moleküllerden tek-hücrelilere, tek-hücrelilerden daha kompleks canlılara bir evrim süreci savunulur

İlerleyen sayfalarda tasarım delili ile ilgili bölümde detaylı bir şekilde göstereceğim gibi, belli bir işlevi olan tek bir proteinin ortaya çıkmasını izah etmek için bütün uzayın tüm maddesi ve tüm zamanı yetersiz kalmaktadır. Bahsedilen iki tür arası farkı kodlayan bölge ise yüzlerce proteinin şifresi olabilecek kadar uzundur.

Ateistler, Evrim Teorisi’ni reddettikleri zaman, bu teorinin yerini tutacak, canlıların oluşumunu açıklayacak alternatif bir teori gösteremezler. Evrim Teorisi ortaya konmadan önce ateistlerin büyük çoğunluğu, canlıların kendiliğinden türeme yoluyla oluştuğunu savunmuşlardı.(CT)

İlgilenen herkesin bildiği gibi Big Bang Teorisi Teist(Allahın Yaratıcılığını kabul eden) bilim adamları tarafından büyük bir teveccühle karşılandı.Sebebi ise Evrim Teorisi savucularının aksine tesadüfü reddettiği düşüldü çünkü.Kainatın yaratılışındaki incelik tesadüfün sınırlarını aşıyordu.Araştırma yaparken internette Big Bangcilerin sitelerinde yaşam ağacı gibi bir tablo gördüm.Big Bangciler hiçte zannedildiği gibi tesadüf karşıtı falan değiller.Hazırladıkları yaşam ağacında Evrim Teorisini(Biyolojik) kabul ettikleri açıkça belli oluyor.Yaşam ağacında insanın bilinen tarihi olarak verdikleri 6000 yıl ifadesi çok daha ilginç.C.T insanoğlunun bilinen tarihi olarak görülen tarih İrlanda Başpiskoposu James Usher’in Kitab-ı Mukaddesi esas alarak tespit ettiği bir tarih.Herkes bozulmuş Hristiyanlığın uydurulmuş kitabına göre belirlenen bir tarihi doğru olarak kabul ediyor.Ki bu belirlenen(Protestanlar Usher’in hesabına göre yapılan hesaba göre dünyanın yaratılış tarihini  M.Ö.4004 yılı 23 Ekim saat 09 olarak kabul ettiler.

Burada önemli bir konu ortaya çıkıyor.Bilim adamlarının objektifliğine ne kadar güvenebiliriz? Bilim adamlarının her söylediklerini kabul etmeli miyiz? Bilim adamlarının çoğu dogma veya nass diyerek Dini devre dışına çıkardıklarına göre,söylediklerini kayıtsız şartsız kabul ederek bilim adamlarını Dogma veya nass yerine koymuş olmuyor muyuz? Geçmişte Evrim Teorisi savunucusu bilim adamlarının imza attıkları Piltdown adamı vb.olaylar bilim adamlarının objektifliğini tartışmaya açmıştır bana göre.  

Bilim çevrelerinde Evrim Teorisi Teistler(inananlar) ve Ateistler(Tanrı Tanımazlar) arasında geçiyor çoğunlukla.Teist denilenlerden kasıt Hıristiyan ve Yahudiler,Teizm ise bozulmuş,Put perest bir din haline getirilmiş Hıristiyanlık ve Ulusal bir dine dönüştürülmüş  Yahudilik.

Anlatmak istediğim:Evrim Teorisi tartışmalarının aslında İslam ve Müslümanlarla alakası yok. Evrim Teorisini savunan yerli ateistler (Ateizmi sdoğrudan savunan  tarafından) gündemimize sokulan ve İslam dinine zarar verebilmek adına gündemde tutulmaya çalışılan zoraki bir tartışma alanı.(Hafızamda yıllar önce bir tv programında dinlediklerim var.H.Cevizoğlu’nun programına katılan Evrimci bir profesör sözlerini-tam kabul görmesi için olsa gerek-Atatürk’ün bu teoriyi kabul ettiği sözleriyle bağlamıştı.) Kendisine bilim adamı diyen birisinin bile sözlerinin kabul edilmesi için bir dogmayı ortaya sürmesi aslına bakılırsa benim için pek te ilginç değildi. 

-İslam dinine dogma vb diyerek karşı çıkanların bir Baş Piskopos’un hesaplarına göre belirlenen tarihi kabul etmeleri ilginç.

-Yaklaşık iki yüz yıldır tamamen bilimsel olduğu kanıtlanmaya çalışılan bir teorinin (CT aksini ispat etmeye çalışsa da)  özellikle Ateist ve Materyalistler tarafından sahiplenilmesi oldukça ilginç değil mi?

-Yazılanlardan kast ettiklerimi anlamış olmalısınız.:Evrim Teorisine inanlar Kainatın, Dünyanın, canlıların yaratılışının tesadüfen olduğuna inanmak ve kabul etmek zorundalar ve ediyorlar.Kendilerini nasıl isimlendirdikleri önemli değil ama bu yaklaşımın tam karşılığı Ateizm’dir.  

Yaratılışla ilgili tüm tartışmaların özü Allah inancındadır.Hz.Adem’den günümüze  kadar bütün insanlar ve bütün toplumlarda farklılık olsa da Yaratıcı-Allah inancı vardır.İnsanlar yaşadıkları zamanda ya Peygamberlere bağlanarak Allah’a(cc)ya veya değişik tanrılara iman etmişler,ibadet etmişlerdir.Ateistler ise Tesadüf-Doğa-Madde gibi kavramları tanrılaştırmışlardır.

Tanrı inancına göre dinler Politeist(çok tanrılı) ve Monoteist(tek tanrılı) dinler olarak sınıflandırılıyor.Bir önceki yazıda İslam dinini Monoteist kabul edilen Yahudilik ve Hristiyanlıktan ayrı tutmam farklı anlaşıldı galiba.Bu ayrımı dinlerdeki Allah inancından dolayı yaptım.

Hristiyanlık ve Yahudilik Peygamberlerinin(Hz.İsa ve Hz.Musa(as) yaşarken Allah inançları elbetteki İslam dininin Allah inancıyla aynıydı.İlahi dinlerdeki Tevhid(Allah'ın varlığını, birliğini, tüm yetkin nitelikleri kendisinde toplandığını, eşi ve benzeri bulunmadığını bilmek ve buna inanmak.) inancı aynıdır.

Yahudilik Hz.Musa(as) nın vefatından sonra zaman içinde Ulusal-Milli bir din haline dönüştürüldü. İnançlarını Üstün Irk(Yahudiler) ve aşağılık Irklar(Diğer insanlar) olarak düzenleyen yahudilerin Allah inançlarını doğru kabul etmek mümkün değildir.

Hristiyanlıkta Hz.İsa zamanında İslam dii gibi bir ;Tevhid anlayışına sahipken(Senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki ona, "Benden başka ilâh yoktur, şu halde bana kulluk edin" diye vahyetmiş olmayalım.(Enbiya, 25) Hz.İsa (as)dan az zaman sonra 325 yılındaki İznik konsülünde  zamanın hükümdarı Konstantın tarafından paganizme ait putperest kavramlar,ayinler sokularak Hristiyanlık putperet bir dine dönüştürüldü.Teslis inancı başlı başına putperestlik olup (Haşa) Allah-ü Tealayı evlat edinmekle itham etmeleri küfrün daniskasıdır.

 

Tam da burada İslam akaidinde Allah inancından bahsetmek gerekir.İsim olarak Allah:Kâinatın ve kâinatta bulunan tüm varlıkların yaratıcısı, koruyucusu olan tek varlık, ibâdet edilmeye lâyık tek Rab, Mevlâ, Huda'ya ait özel isim.(O göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin rabbidir. Şu halde O’na sabır ve sebatla kulluk et. O’nun adını almaya lâyık başka birini biliyor musun? 65﴿  (Meryem Suresi, 19/65).

 Maturîdiyye mezhebine göre Allah'a iman, insan fıtratının icabıdır. Tüm din ve inanışlarda (Semavi olsun Batıl olsun) Allah inancı vardır.Ateistler fıtratlarındaki icabı karşılamak için Yaratılışı Tesadüf’e bağlayarak Tanrılaştırmışlardır.Ateizm küfür,Ateist kafirdir.Genelde Kainatın özelde Dünyanın ve insanların yaratılışını Tesadüfe bağlayan Evrim Teorisi yandaşı kendisini nasıl kabul ederse etsin Kafirdir.

Müslüman olmanın birinci şartı Kelime-i Şehadet  ile belirlenmiştir.Müslüman olmak için Allah-ü Tealanın varlığını ve birliğini,Hz.Muhammed (asv)i kulluğunu ve Resullüğünü dil ile ikrar kalp ile tasdik etmektir.Kelime-i Şehadet ile Allah(cc) tan başka Yaratıcı olmadığını ve Hz.Muhammedin Kulluğunu ve Resullüğünü ilan ederiz.

Sahabe döneminin sonlarında Kelam ilminin doğuşuyla Ehli Sünnet ulema tarafından itikad meseleleri yazılmıştır.İ mamı Maturidi(vefatı Miladi 944) hocası İmamı Azam Ebu Hanifenin yolundan giderek İslam akaidini sistemleştirmiştir.Sonraki ulemanın pek çoğu İmamı Maturidiyi İtikatta imam olarak kabul etmiştir. Türkiyedeki Müslümanların çoğu itikatta Maturidi Mezhebinindendir.

İmamı Maturidi (ra) buyurur ki:”Ebu Hanifenin şu sözü söylediği rivalet ediliyor: Zihninde Allah diye tasarladığı hayale ibadet eden kimse zihne ve hayale sığmayan Allaha ibadet etmedikçe küfürden kurtulamaz. Şeyh Maturidi diyor ki: Zira Allah taala halkı yaratmadan önce,mekan tasavvuru ve mesafe fikri yok iken her hangi bir şeyin içinde veya herhangi bir şeye bitişik ve ondan ayrı veya bir şey üstünde veya onun altında veya bir şeyin sağında veya solunda olma imkanları yok iken var olan başlangıcı,sonu olmayan(ebedi) bir varlıktır. Binaenaleyh O’nun sınırı ve sonu(Haddi, nihayeti) olması tasavvur edilemez.(Ebu Mansur Maturidinin iki eseri(Tevhid Kitabı ve Akaid Risalesi-Prof.Dr.Yusuf Ziya YÖRÜKAN)

 

( Evrim Teorisi başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 8.07.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu