Online Üye
Online Ziyaretçi

bir gece yarısı yangınıdır söndüğüm,
külümü savuran doğu rüzgârları.
ellerimde bir hançer pası,
yüreğimde çatlamış bir kadeh.
ay ışığı buruk, bir kurşun yarasıdır
süzülen kum tanelerinden...
ve ben,
hâlâ o ilk darbenin şaşkınlığıyla,
kanatırım dişlerimi sessizliğe...
bilir misin?
en derin çukur, unutuşun kuyusudur.
içine atılan her taş,
bir ismin yankısını taşır.
ben ki kum saatlerinin döngüsüyüm,
kumların aktığı yerde
saklıyım bir çöl fırtınasında...
senin gözlerin,
bir bedevi çadırı kadar uzak
ve sıcak.
şimdi bir yalnızlık türküsüdür söylenen,
saz tellerinde kırık notalar...
ben,
bir telin koğuşundaki o ince sızı,
bir perdenin ardındaki son sahne.