Defter sabah hâlâ masanın üzerindeydi
Gece boyunca biriken bütün sorular odamın duvarlarına asılı kalmıştı
Parmaklarım kapağın üzerinde dolaştı
Artık geri dönüş yoktu
Sokağa çıktım
İstanbul sabahında ince bir sis yürüyordu
Kaldırımlarda ayak seslerim yankılandı
Cebimdeki fotoğrafa bakarak kapıyı aramaya başladım
O sokağı bulmam saatlerimi aldı
Taş kaldırımlar ve eski ahşap evler arasında yürürken zaman ağırlaştı
Her adımda 1928’e biraz daha yaklaştığımı hissettim
Ve sonunda gördüm
Fotoğraftaki kapı karşımdaydı
Hünkâr Hanı
Kapının üzerindeki harfler neredeyse silinmişti
Önünde kırılmış bir kalem yatıyordu
Sanki biri aceleyle bırakıp gitmişti
Kalemi elime aldım
Ucunda eski mürekkep kokusu vardı
Gövdesine kazınmış tek bir kelime vardı
Sanki fısıltı gibi: Devam et
Kalemi cebime koydum ve kapıya yaklaştım
Avuçlarımın terini tahtanın soğukluğunda hissettim
Kapıyı ittiğimde gıcırdayarak açıldı
İçerisi karanlıktı
Boş koridorlarda sessizlik ağırdı
Adımlarım taş duvarlardan yankılandı
Bir odanın kapısı yarı açıktı
İçeri girdiğimde yerde yırtık sayfalar buldum
Bazılarında tanıdık bir yazı vardı
Defterdeki elin aynısıydı
Sayfalardan birinde bir adres yazıyordu
Altında tek bir cümle
Bu yolu takip etmezsen defter asla tamamlanmayacak
O an anladım
Defter beni sadece geçmişe değil başka bir hayata çağırıyordu
Ve ben çoktan bu oyunun içine girmiştim
Kırık kalemi cebimde sıktım
Artık geri dönüş yoktu
Sırada dördüncü bölüm var Hünkâr Hanının Gölgesi
Kayıp Defter 3 Bölüm – Devam Edecek
İsmail Gökkuş