Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 31.07.2025
Okunma Sayısı : 305
Yorum Sayısı : 9
Domuzlar Ve Esmer  Tenliler-1.  Bölüm-

ELHAMRA KARARNAMESİ
Bundan tam 533 sene önceydi yani takvimler 31 Temmuz 1492’yi gösteriyordu ama biz 678 Yılından başlayalım.
678 Yılında İslam Dünyasına hakim olan Emevilerin kurucu hükümdarı Muaviye, İstanbul’u feth etmek ister ancak İslam orduları başarılı olamazlar. Bu İslam alemi ve Emevi Devleti için büyük bir prestij kaybıdır.
İslam dünyasına yeniden prestij kazandırmak gerekmektedir ama kim sağlayacaktır bu prestiji?
Nihayet Emevi tahtına 705 Yılında I. Velit oturur ve onun tahta oturmasıyla o güne kadar unutulmuş olan bir söz hatırlanır.
O söz güya Hz. Osman’a aittir ve Hz. Osman güya ‘’ Konstantiniye’nin yolu İspanya’dan geçer ‘’ demiştir. Yani pek mantıklı olmasa da İstanbul’u feth etmek için öncelikli olarak İspanya’nın feth edilmesi gerektiğini tavsiye etmiştir Hz. Osman.
Neyse efendim, I. Velid zamanında Kuzey Afrika zaten tamamen Emevi hakimiyetindedir ve Velit, Kuzey Afrika Valisi Musa Bin Nusayr’a ‘’İspanya’ya geç de bakalım oradan İstanbul’a yol var mı? Emrini verir.
Musa Bin Nusayr bu emri alınca komutanlarından Tanca valisi Tarık Bin Ziyad’a ‘’Al yanına bir kaç adam, atlayın gemilere, İspanya’ya geçin , oraları bir kolaçan edin, bakın bakalım biz nereden saldırırsak bu İspanya’yı ele geçiririz’’ Der.
Tarık Bin Ziyad 1600 kişiyi yanına alır, gemilere binip sonradan kendi adını alacak olan Cebel-i Tarık Boğazını aşarak İspanya’ya geçer ( Yahu ben de bunu anlamam. Cebel-i Tarık=Tarık Dağı olduğuna göre neden boğaza neden Tarık Dağı Boğazı demişiz? )
Karşıya geçen Tarık Bin Ziyad, askerlerinin geri dönme ümidi kalmasın diye tüm gemileri yaktırdıktan sonra ilerlemeye devam etti ve bu arada karşısına çıkan Vizigot krallarından Rodrigo’nun ordusunu darmadağın edip akabinde Musa Bin Nusayr’a haber gönderdi: ‘’ Buralarda asayiş berkemal. Ben ilerlemeye devam edeceğim, sen de gelebilirsin.’’
Musa Bin Nusayr kızdı çünkü Tarık’a böyle bir emir vermemişti. Tarık çok önemli bir zafer kazansa da emre itaatsizlik etmişti. Karşıya geçince Tarık’ı zindana attırsa da Halife I. Velit devreye girdi ve iki komutanı barıştırdı. Bundan sonra da İslam ordusu taa Pirene Dağlarına kadar yani bugünkü Fransa sınırlarına kadar İspanya topaklarını Emevi hakimiyeti altına soktu.
****
Emevi Devleti’nin 750 Yılında Abbasiler tarafından yıkılması üzerine İspanya’da 756-1031 Tarihleri arasında Endülüs Emevi Devleti hakim oldu.
Endülüs Emevi Devleti 1031 Yılında Kastilya Krallığının saldırıları sonucunda yıkıldıysa da bu topraklar üzerinde yine İslam olan Muluk’üt Tavaif ( Beylikler ) Dönemi başladı ama bu beylikler de sürekli birbirleriyle savaş halindeydiler.( Hep bu iç savaşlar değil midir İslam Dünyasının anasını ağlatan? ) Yani İspanya’daki İslam hakimiyeti gittikçe zayıflamaktaydı.
1090 Yılında Mülukü’t Tavaif dönemi de sona erdi ve İspanya’ya 1147’ye kadar Müslüman Berberi Murabbitler hakim oldu.
1147’de yine Kuzey Afrika kökenli Berberi olan Muvahhidler, Murabbitlerin hakimiyetine son vererek 1248 Yılına kadar İspanya’da İslam hakimiyetini devam ettirdi. 1248 Yılında Muvahhidlerin de Hıristiyan saldırıları sonucunda yıkılması üzerine bir kaç bağımsız beylik kaldıysa da onların artık bir hükmü kalmamıştı.
Koskoca İspanya’da kala kala Beni Ahmer Devleti ya da ‘’ Gırnata İslam Hükumeti ‘’ Adını verdiğimiz minicik bir devlet kalmıştı. 1232 Yılında kurulan bu devletin 1492’de yıkılmasıyla da İspanya’da İslam Devleti namına bir şey kalmamıştı.
*****
Evet, şimdi başlığımızdaki ana konuya doğru daha hızlı yol almaya çalışalım.
Müslümanların İspanya’daki varlıkları yüz yıllarca sürdü. Bu süre zarfında da İspanya özellikle de Yahudiler için adeta dünyadaki cennet konumuna geldi çünkü 12. Yüzyılda İngiltere, 13. Yüzyılda ise Fransa, ülkelerindeki bütün Yahudileri topraklarından sürgün etmeye başlamıştı. Avrupa’nın neredeyse tamamında bir Yahudi nefreti söz konusuyken İspanya’da yaşayan Yahudilerin keyfine diyecek yoktu çünkü İslam yönetimi gayrimüslimlere ‘’ Zımmî’’ diyor ve canlarının, mallarının, ırz ve namuslarının devlet güvencesinde olmasının karşılığı olan Cizye adı verilen vergilerini ödeyip devlete sadakat göstermeleri şartıyla dillerine, dinlerine, kültür ve geleneklerine, kısaca yaşam tarzlarına karışmıyordu.
Kısa süre içinde Müslümanlar da Yahudiler de İspanya’da bilim, kültür ve medeniyette altın çağlarını yaşadılar.
Bu nasıl bir altın çağdı anlayabilmeniz açısından yazıyorum: İspanya, tekrar Katolik Hıristiyanların eline geçtiğinde Gırnata Kütüphanesinde bulunan bir milyon cilt kitabı Bab’ül Remle meydanında günlerce yaktılar. Matbaanın henüz insan hayatına girmediği bir dönemde bir milyon cilt kitap ne demektir düşünebiliyor musunuz?
*****
Evet, tüm hayatı boyunca( 53 Yıl yaşamıştır ) sadece iki kez banyo yapmak suretiyle döneminde Avrupa’nın en temiz(!) kraliçesi unvanını elinde bulunduran Kastilya Kraliçesi İzabella ile Aragon Kralı ayyaş Ferdinand’ın 1469’da evlenmesiyle İspanya’da pek çok şey değişti.
Bölük bölük, parça parça krallıklar halinde yaşayan İspanya’da yavaş yavaş İspanya Milli Birliğine doğru çok önemli adımlar atılırken aynı zamanda Müslümanlar ve Yahudiler için tehlike çanları çalmaya da başlamıştı.
Bu ikisi İspanya’da ‘’Reconquista’’ yani ‘’İspanya’nın Müslümanlardan ve Yahudilerden arındırılması ‘’ denilen bir dönem başlattılar.
1492 Yılında İber Yarımadasındaki son İslam devleti olan Beni Ahmer devletine son verdikten sonra 31 Mart 1492’de Elhamra Kararnamesi adı verilen bir kararname yayınladılar.
Bu kararnamede kısa ve net olarak: İspanya topraklarında yaşayan bütün Müslüman ve Yahudilerin dört ay içinde yani 31 Temmuz 1492’ye kadar Hıristiyanlık dinine geçmeleri isteniyordu. Bu dört ay içinde ya Hıristiyanlık dinine geçeceklerdi ya da ülkeyi terk edeceklerdi. 31 Temmuz 1492 Tarihi itibariyle halen Hıristiyanlığa geçmemiş olan Müslüman ve Yahudiler ise yaşı ve cinsiyeti ne olursa olsun idam edilecekti.
Ancak köken olarak Yahudi olmasına rağmen koyu bir Katolik olan İzabella bu kararnameden çok daha önce Yahudilere baskı yapmaya başlamış ve ‘’ Ben Hırıstiyan oldum.’’ Dediği halde Yahudiliğe devam edenleri tespit edip cezalandırmak için İspanya Engizisyonunu kurdu ve başına da Yahudi düşmanı Tomas de Torqumeda’yı getirerek binlerce Konverso’yu yani dönmeyi, kripto Hıristiyanı ( Bir nevi bizdeki Sebatayistler gibi olanları ) yakarak ortadan kaldırdı. { İlginçtir ki asırlar sonra kökeni Yahudi olan Hitler de en büyük zulmü Yahudilere yaptı.}
31 Mart 1492-31 Temmuz 1492 Tarihleri arasında Yahudilikten Hıristiyanlığa dönenlere ‘’Marrano’’ yani ‘’ Domuz ‘’ diyorlardı, Müslümanlıktan Hıristiyanlığa dönenlere ise ‘’ Morisko ‘’ yani ‘’Esmer Tenliler’’ diyordu.
Sizin de dikkatinizi çekti mi bilmem. İspanya’yı ele geçirip yedi yüz yıldan fazla hakimiyetlerinde tutan Müslümanlara bir hakaret sıfatı olmayan ‘’ Esmer tenliler ‘’ Diyen Hıristiyanlar, Yahudilere ‘’Domuz ‘’ diyordu. Bugün ise 533 sene önce domuz dediklerinin domuzluklarına göz yumuyorlar, hatta destekliyorlar…
****
Devam edeceğim inşallah.
Fotoğraf: Elhamra Kararnamesi Orijinal metin.
( Domuzlar Ve Esmer Tenliler-1. Bölüm- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 31.07.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu