Üzerime sinmiş bir sessizlik var…
Yokluk diye bir şey,
elbise gibi üzerime yapışmış.
Parayla ölçülmeyen,
cebi değil kalbi üşüten…
Yaşanmamış güzel günlerin,
hiç tutulmamış ellerin,
yarım kalmış hayallerin
yokluğu bu.
Gözlerim görmediğim manzaraların özleminde.
Kulaklarım hiç söylenmeyen sözlerin sessizliğinde
Ve yüreğim hâlâ yaşamadığı bir sevdaya susamış.
Yıllar geçip gidiyor…
Ama üzerimdeki bu yokluk,
her mevsim aynı kalınlıkta,
hiç azalmayan bir boşluk gibi.
Güneş doğsa da ısıtmıyor,
bahar gelse ne fayda içimde çiçekler açmıyor.
Çünkü ben
en çok varlığıyla ısınacağım şeyin,
hep yokluğunda üşüyorum.
Bu yokluk,
yalnızca sevgisizlik değil,
mutluluğun yarıda kalması,
huzurun kapının önüne uğramaması…
Bir gülüşün eksikliği,
bir bakışın ulaşmaması,
bir sesin yankısız kalması.
Aşkın olmadığı gibi,
dostluğun da eksildiği.
Çayın dem tutmadığı,
yemeğin tuzunun olmadığı,
sohbetin yarıda kesildiği bir eksiklik bu.
Soğuk, odama değil,
ciğerlerime doluyor artık.
Gece battaniyeyi değil,
yokluğu sarıyorum üzerime.
Ve ne zaman gözlerimi kapasam,
aynı boşluğun içinde uyanıyorum.
Bu eksiklik,
bir elbise gibi değil artık;
tenim gibi,
derim gibi,
benim bir parçam gibi yaşıyor.
Silezya.
(
Yokluğun Adı başlıklı yazı
Silezya tarafından
16.08.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.